Son zamanlarda herkes elinde bir mum, pozitifliği sosyal medyada sıkça paylaşılan olumlama mesajlarında arıyor. İyi düşün iyi olsun , sadece iyi hisler , para enerjisi , dilek kapısı , bir gün birisi gelir yeniden şekillendirir hayatını , aklını , kalbini…. Bu tarz kurban psikolojisi ve kahraman beklentisi üzerine yaratılan pozitiflik toksiktir, zehirlidir. Toksik pozitiflik, içinde bulunduğunuz durumdan dışarı doğru adım atmanıza destek olmaz. Bir düşünsenize, Kurtuluş Savaşı’nda her yer düşman işgalinde ”iyi düşün, iyi olsun” , “her şey olması gerektiği gibi oluyor” vb.denmiş olsaydı ,bugün neler farklı olurdu?
Tüm gün yaşadığınız sıkıntılardan sonra , evinizin girişindeki “good vibes only” yazılı paspastan geçip her şeyin toz pembe olmasını bekleyerek , gerçek duygularınızı görmezden gelerek, baskılayarak , sinirlerinizin daha da fazla bozulmasına sebep oluyor olabilirsiniz.
Bu tarz yazılar zihinsel olarak size gerçekten iyi mi geliyor yoksa daha sonra daha büyük bir patlamaya mı sebep oluyor? Lütfen gözlemleyin.
Kafka ,bu durumu Şato romanında “ Kaçıp kurtulmak istediğimiz bir şeyin, giderek daha çok içine gömülüyorduk” cümlesiyle fark ettirmeye çalışıyor bizlere.
Evet pozitifliğin kendisi iyidir. Bu onun gerçek tanımıdır. Ancak pozitifmiş gibi yapmak , gerçeği görmezden gelmek bambaşka bir şeydir. Düzeltilmesi gereken konunun görmezden gelinerek ,sorunun çok daha büyümesine neden olabilir. Üzüntü , öfke , korku gibi duygular gerçekten önemli mesajlar içerir. Bizler için önemli olan bir şeyin var olduğunu , onu görüp buna göre adım atmamızı söyleyen gerçek rehberlerdir. Duyguların gönderdiği mesajı açıp okumadan görmezden gelmek , bakış açınızda bir değişim olmadığı için, bastırılan duygunun hiç istenmeyen bir zamanda , hiç istemediğiniz birine , hiç istemediğiniz şekilde kendisini göstermesine neden olur. Baskılanan duygular , tıpkı çatlaktan sızan su gibi mutlaka etrafa sirayet eder. Gittikçe insanlarla iletişim ve etkileşiminizin bozulmasına ve yalnızlık hissetmenize neden olur. Bu durum eski sorunların üzerine başka problemler ekler.
Peki gerçek pozitifliğe nasıl ulaşırız?
4 Adımda gerçek pozitifliğe ulaşmak mümkündür.
İlk Adım :
- Duygularınızı tanımlayın. Gerçeği tüm çıplaklığı ile ortaya koyun. Olan nedir? Durum nedir? Sıkıntıya neden olan şey nedir? Neyi yapmıyor olabilirsiniz? Olmayan nedir? Neyi oldurmaya çalışıyorsunuz? Stresli olmanıza neden olan şey nedir? Bu duyguyu hissetmeniz için gerçekten bir neden var mı? Bu duygularınız gerekli midir ,değil midir ? Doğru mudur, yanlış mıdır?
Sorunu gerçekçi bir şekilde ortaya koymak, yaraya doğru merhemi kullanmanın , gerçek pozitifliğe ulaşmanın ilk adımdır.
İkinci Adım :
- Duygularınızın girdabından dışarı çıkın. Bu duyguları hissediyor olmanız ,onlara göre hareket etmeniz gerektiği anlamına gelmez. Sizin için gerçekten önemli olan nedir? Nasıl davranmak ve nasıl tepki vermek istiyorsunuz? Nelere göğüs gerebilirsiniz? Neleri öğrenebilirsiniz ? Neyi bırakmanız gerekir? Neleri göze alabilirsiniz? Yoksa yeniden çerçevelemeniz gereken konular olabilir mi? Durumu değerlendirerek en iyi hamleyi yapabilmeniz için, bir koçla ya da güvendiğiniz , sizi iyi dinleyen bir arkadaşınız veya dostunuzla konuşmak faydalı olacaktır.
Üçüncü Adım :
- Harekete geçin. Önem vermediğiniz bir konu hakkında kızmaz ya da üzülmezsiniz. Önem vermediğiniz bir konuda pişmanlık ya da suçluluk hissetmezsiniz. Sizin için önemli olanları , değerli olanları belirleyin ve bunlar doğrultusunda adım atma pratikleri yapın. Mükemmel olmaya çalışmayın. Her an her şey mükemmel olamaz. Bu doğanın dengesine aykırıdır. Mükemmellikten uzaklaşmak , sizi kırılgan olmaktan uzaklaştırır. Durumu gerçekçi bir şekilde değerlendirip ,sizin için en iyi olana adım atma pratikleri yapmanız, sizi çok daha dayanıklı , kararlı ve azimli kılacaktır.
Dördüncü Adım :
- Sağlıklı alışkanlıklar geliştirin. Değerlerinizle , önem verdiklerinizle , karar verdiğiniz şekilde ilerlemeye devam edin. Kararlılıkla ilerlemek ,sağlıklı alışkanlıklar geliştirmenin en kestirme yoludur.
Hepimiz zaman zaman farklı mevsimlerden geçeriz ama özellikle son zamanlarda çok sert bir kış mevsimi yaşıyoruz. Yalnız değilsiniz. İnsan olmanın en değişmeyen dinamiği her an her şeyin iyi gitmeyecek olmasıdır. Durumu gerçekçi bir şekilde ortaya koyarak, içinde bulunduğunuz şartlar dahilinde en iyi seçeneğe adım atmak, bunun için çaba sarf etmek gerçek pozitifliktir. Ancak sevdiğiniz ve değer verdiklerinizle ilerleyerek pozitif ve mutlu olabilirsiniz.
Mevlana “Yara, ışığın içeri girdiği yerdir” der ve Jung
“İyi olmaktansa , bütün olmayı tercih ederim.” diye ekler.
Gerçek pozitiflikle otantik bir yaşama kavuştuğunuz aydınlık yarınlar dilerim.
Referanslar : Susan David, PhD , Dr.Jamie Long , Whitney Goodman LMFT