Tiffany Watt Smith – Duygular Sözlüğü Kitap Özeti
Yukarı bakın. Bulutlara…. Ressam John Constable’a göre gökyüzü duygularla dolu. Duygular da tıpkı bulutlar gibi birbirine karışıyor ve akıp gidiyor. Birbirlerinden ayırmayı zorlaştıracak şekilde sınırlarını sürekli değiştiriyorlar Biliyorum, kendi duygusal hava durumumuzu tanımak ve isimlendirmek de aynı bulutları ayrıştırmak kadar zor. Peki Queen Mary Üniversitesinde Duygular Tarihi Merkezinde araştırma görevlisi ve akademisyen olan Tiffany Watt Smith’in kaleminden çıkan bu kitapla duyguları öğrenmeye ve kendinizi anlamaya ne dersiniz?
Kitaptan sizler için seçtiklerim:
Duygu nedir?
Temporal loblarımızın derinliklerinde amigdala adıyla bilinen badem şeklinde bir yapı var. Nörobilimciler bu yapıya duygularımızın “kontrol merkezi” adını veriyorlar. Dış dünyadan gelen uyarıları değerlendirip ne yapmak istediğine karar veriyor. Bir dizi tepkiyi tetikliyor. Kalp atışlarını hızlandırıyor, bezlere hormon salgılamalarını söylüyor, uzuvları kaşıyor, göz kapaklarını kırpıyor. Hayvanlarda ve insanlarda duygular solunum ve sindirim sistemleri kadar önemli. Çünkü iğrenme gibi duygular bizi zehirli şeyleri yemekten alıkoyuyor, sevgi ve merhamet gibi duygular ise ilişkileri geliştirip iş birliği yapmayı kolaylaştırarak hayatta kalmamızı sağlıyor. Özellikle çocukluk dönemi korkuları ve arzuları başta olmak üzere çeşitli duygular zihnimizin en derinlerine çöküp saklanabiliyor, yıllar sonra rüyalarda ya da fiziksel rahatsızlıklar olarak karşımıza çıkabiliyorlar. Kabul edilen son bilgi, duygular aslında fiziksel tepkilerimizin evrim geçirmiş halidir ve bilinçdışımızın oyunlarından etkilenmeye çok açıktır.
Hisler içinde yaşadığımız kültürün beklentileriyle ve düşünceleriyle örülüyor. Nefret, kızgınlık ya da arzu bizim en yabani en hayvani yanlarımızdan geliyor gibi görülebilir. Ancak duygular aynı zamanda insanı insan yapan şeyler tarafından da tetiklenebiliyor. Kullandığımız dil, jetlerimiz , dini ve ahlaki yargılarımız, hatta moda ve siyasi ve ekonomik koşullardan etkilenebiliyor. En coşkulu dürtülerimizin bile geleceğe uyumlanma ihtiyacından doğmuş olduğu kabul ediliyor. Bu noktada düşüncelerimizin güçlü etkisine değinmekte fayda var. Düşüncelerimizin duygularımızı etkileme gücü o kadar büyük ki en doğal olduğunu düşündüğümüz doğal tepkilerimizi bile şekillendirebiliyorlar.
Bu durumda farklı insanlar farklı düşündükleri için duyguları farklı şekilde kavramlaştırıyorlarsa farklı şekilde de hissediyor olabilirler mi? En temel ve evrensel sayılan korku ve iğrenme gibi duygulara
bakıldığında bunların zamana ve mekana göre değiştiğini görüyoruz.
Konfüçyus öğretileri 7 temel duygu tanımlıyor:
Sevinç, kızgınlık, üzüntü, korku, sevgi, hoşlanmama ve hoşlanma…
Descartes ise 6 ileri tutku olduğunu düşünüyordu:
Merak, sevgi, nefret, arzu, sevinç ve üzüntü. Şimdi ise evrim psikologları 8 temel duygudan bahsetseler de bu kitapta 154 tane duygu ele alınıyor.
Günümüzde gerek duygusal gerekse fiziksel sağlığımızı koruyabilmek için duygularımızı tanımak ve anlamlandırmak zorundayız. Düşünsenize borsada çalışan birinin sürekli elleri titriyor, kalbi çarpıyor, kafası karıncalaşıyor ve duygusunu bilmiyor.
Duygularımız bugün bizim için bu kadar önemliyse, hükümetler tarafından ölçülüyorsa, doktorlar tarafından ilaçla müdahale ediliyorsa, iş verenler tarafından takip ediliyorsa, algoritmaları da unutmamak gerekir, demek ki duygularımız hakkındaki varsayımlarımızın nereden geldiğini öğrenmek ve bu varsayımlarda devam etmek isteyip istemediğimize karar vermek iyi bir fikir olabilir. Ve unutmayalım ki duygularımızı anlatırken ihtiyacımız olan şey sözcükleri azaltmak değil. Daha fazlasına ihtiyacımız var!
İşte fazlası;
ABHİMAN DUYGUSU
Abhiman, sevdiğiniz yada iyi muamele görmeyi beklediğiniz biri sizi kırdığı zaman yaşadığınız acı ve kızgınlığı uyandırıyor. Köklerinde üzüntü ve şok var ama hızla şiddetli ve yaralanmış bir Onur’a dönüşüyor. Çoğunlukla hafif küçümseyici tonlar içeren haysiyeti zedelenmiş ya da kindar bir kısasa kısas olarak çevrilebiliyor.
ACEDİA DUYGUSU
Bu duygu günümüzde pek görülmese de genelde gündüz 11 ile 16 arasındaki kısa süreli duygusal krizi tanımlıyor. İlk işareti rehavet, asabiyet çok geçmeden derin bir ıssızlığa ve çaresizliğe dönüşebiliyor.
ACIMA DUYGUSU
Merhamet bir başkasının acısına dahil olma isteği uyandırsa da acıma, daha ziyade bir izleyici ifadesidir. Acıyanlar daha ziyade bağışta bulunma, salıverme, affetme şeklinde tutumları içerebiliyor. Kendi hataları nedeniyle acı çekenler daha ziyade vicdan azabı çekiyorlar. Acıma duygusu temelde kendi başımıza gelme düşüncesi ile başa çıkamadığımızda başkalarında görmeye dayanamamayı içeriyor. Yani bir tür kendimizi tutma ve koruma yöntemi.
AÇLIK DUYGUSU
Papua Yeni Gine dilinde açlık kelimesine karşılık gelen anaingi kelimesi hem karnın guruldamasını hem de terk edilmiş olmaktan korkmak anlamına geliyor. Yemeğin insanları birbirine bağladığı düşünülürse aç bırakılmak aynı zamanda yapayalnız hissetmek demek.
AFALLAMA DUYGUSU
Afallama duygusu çok fazla tercih arasında kaldığımızda başımıza geliyor. Özellikle de düzensiz bir yığın olarak karşımıza çıktılarsa. Takip etmek ve ne yöne gideceğine karar vermek zorlaşıyor. Sinirimiz bozuluyor, çileden çıkabiliyoruz ya da öfkelenebiliyoruz. Bilgi fazlalığı yüzünden tükenmiş hissedebiliyoruz.
ALTINDA EZİLME DUYGUSU
Kökeni alabora olmaktan geliyor. Önceleri yüzeyde kalmayı başarabiliriz ama çok geçmeden aşırı yükten dolayı batmakta olduğumuzu fark etmekten doğan bozguna uğrama duygusu. Teknoloji yeni olsa da enformasyon altında ezilme duygumuz yeni değil. Aşırı bilgi yüklendiğinde insanlar neye güvenip güvenemeyecekleri hakkında endişe duyabiliyorlar.
AMAE DUYGUSU
Hepimiz zaman zaman sevdiğimiz birinin kucağına sığınıp sevilip avutulmak isteriz. Bunun bize verdiği his Japonya’da amae olarak biliniyor. Yardıma muhtaç ya da çocukça görünme endişesine sebep olabiliyor. Belki de kendi kendimize yetebilen yetişkinler olmaya çalışırken aslında her zaman öyle olmadığımızı kabul etmeye ihtiyacımız var.
L’APPEL DU VIDE DUYGUSU
Fransızların boşluğun çağrısına verdikleri isim. Yüksekte ya da uçurum kenarında düşecekmiş gibi gelen his. İnsanın kendisine güvenememesinin getirdiği sinir bozucu titrek duygu.
ARZU DUYGUSU
Bir çekim parıltısı. Üzerimizden söküp atmak istesek de tekrar belirir. Tehlikeli ve büyüleyici olabilir. Sinir bozuşucudur çünkü engel olunamayan gelip geçici bir duygudur ve yerini hızla doygunluğa bırakır. İnsanın içinden gelenin peşine düşmesi için güç veren ve önemli bir duygu. Hayal gücünün dolambaçlı yollarında gezinmemize sebep olabiliyor. Sahip olamadığımızda eksikliğini hissettiriyor.
AŞAĞILAMA DUYGUSU
Gerek sırıtarak, küçük görerek, gerek burnunun üstünden bakarak ya da umursamazca arkasını dönerek belirtilen aşağılama duygusu aristokrat bir duygu. Biraz alay biraz da iğrenme karışmış bir üstünlük hissi. Kant aşağılama duygusunun insana saygı ile ters düştüğünü savunuyor. Günümüzde tepeden bakma ve alay etme gibi hareketlere bürünerek kültürün temel bir stratejisi haline geldi. Unutmamalıyız ki saygı göstermedikçe saygı bekleyemeyiz.
AŞAĞILANMA DUYGUSU
Mahcubiyet gibi aşağılanma duygusu da izleyici karşısında gelişir. Utanç gibi ortadan kaybolma isteği duymamıza neden olabilir ama asıl özelliği kısılı kalma hissidir. Genelde misilleme isteği yaratır.
AŞK DUYGUSU
Aşk hakkında söylenecek bir şey kaldı mı? ☺ Sözcükler yetmez, geriye hafif bir gülümseme ve “yani aslında, bilirsin işte” kalır. Aşk hastalığı ya da henüz karşılığını bulmamış aşk melankoli olarak şekillenir. İbni Sina aşkı sevilen kişiyle hem ruhsal, hem cinsel mükemmel bir birleşmeye duyulan hasret olarak tarif ediyor. Yoğun yaşandığında unutkanlık ve içine kapanmaya sebep olabiliyor. Suskunluk hali, iç çekişler hasret çeken aşığın dilinin bir parçası.
AWUMBUK DUYGUSU
Misafirler gittikten sonraki boşluk hissi. Duvarlar yankı yapıyor, sıkışık görünen ortamın rahatlaması ile beraber sanki bir sis çöküyor.
AZARLAMA ARZUSU DUYGUSU
Otobüste biri yaşlıya yerini vermez, doğru olmayan bir davranış gördüğünüzde beliren soğuk bir bakış , homurdanma, iç çekme , kendi kendine söylenme ya da kontrollü bir ifade isteği. Birine çıkışmamak için kendini tutmak. Öfkeden patlasak da küçük öksürüklerde uzmanlaşmak.
BASOREXIA DUYGUSU
Birini aniden öpme isteği.
BEKLEMEKTEN ŞİŞME DUYGUSU
Sıkıcı bekleyişleri ifade eden bir duygu.
BEKLENTİ DUYGUSU
Beklenti, minik bir keyif hırsızlığıdır. Henüz sahip olunmamış zevklerin pervasızca harcanması. Hayal kırıklığına dönüşebilir. Bir etkinliği hevesle beklemek örnek olabilir.
BELİRSİZLİK DUYGUSU
Artık yanlış bir sokağa sapıp kaybolamıyoruz. Akıllı telefonlarımız bizi gitmek istediğimiz yöne doğru yönlendirebiliyor. Ama bu aynı zamanda ara sokaklarda keşfedeceğimiz şeylerden geri kalmamıza neden olabiliyor. Özellikle büyük yol ayrımlarında şüpheye düşmemize sebep olabiliyor. Google haritalar işi bırakıp bırakmama kararını alırken ya da çocuk sahibi olmaya karar verirken doğruyu göstermeyecek. Öngörebilmek bizi geçici olarak yatıştırsa da ikilemler ve şüpheler yaşamımızın mimari bir parçası. Özgürlük, mutlu tesadüfler, acayiplikler, yaratıcılık… Hepsi belirsizliğin keyifleridir. Bilmemek merak duygusunu tetikler ve daha değerlidir. Kendinize kaybolma izni verin.
BOZUM OLMA DUYGUSU
Bozum olmak biraz daralmak, biraz alınmak demek. Ast üst ilişkisinde yerinizi geçici olarak kaybettiğinizde oluyor. Bozum olmak geçici bir his olsa da bozum olan kişinin büzülmüş dudakları ve kurumlu yüzü ciddiye alınıyor. İçinde bir miktar hayal kırıklığını barındırıyor.
BRABANT DUYGUSU
İyi bir fikir olmadığının farkındasınız ama yine de “acaba yapsam ne olur” diye merak etmeden duramıyorsunuz. İşte bu duygu nereye kadar zorlayabileceğini görmeye eğilimli olmak anlamına geliyor.
CAN SIKINTISI DUYGUSU
Aslında sıkılmanın yaratmaya ve hayal kurmaya ittiğini bugün bilsek de geldiğimiz noktada yoğun çalışma ve eğlence alternatiflerinin fazlalığı canımızın sıkılmasına imkan tanımıyor. Akıllı telefonlarınızı kapatın ve kendinizi sinir bozucu bir can sıkıntısına bırakın ve hayal gücünüzü aktive edin. “Ben sıkıldım” diyen çocuklarınızı rahatlatmaya çalışmayınız. İnsanlığın gelişiminin kökeninde ihtiyaçlardan ziyade sıkılma kapasitesi vardır.
CESARET DUYGUSU
Cesaret kelimesinin kökeni latince kalp anlamına gelen cor sözcüğünden geliyor. Can özünün sıcaklığı olarak tanımlanıyor. Cesaret hayatımızın 4 temel erdem tarafından şekillenmesi ile gelişiyor. İhtiyat, adalet, ölçülülük ve metanet. Metanet bir sarsılmazlık içeriyor “kararlı bir duruş” Cesur olanlar adaletsizliklere karşı baskı altında inandıkları şeyi savunabiliyorlar. Aynı zamanda korkularla yüzleşmek, travma ve yaralara rağmen gelişebilmek demek.
ÇARESİZLİK DUYGUSU
Yabancıların gözündeki acıma ve iğrenme duygusunu görmek. Kendine katlanmaya dayanamama ama terk de edememe hali. Bir şeyleri değiştirmeye çalışmanın faydasız olduğunu bilmek. Çaresizlik, hayatta bir anlam bulma ümidini kaybetmek aynı zamanda Hem acı verici hem de özgürleştirici. Vazgeçmek yerine anlamsızlığa uyum da sağlatabilir.
ÇARPIKLIK DUYGUSU
Hiçbir anlamı olmayan mantıksız bir inat. Bizi en çok kendimize zarar veren hareketlere sürükleyen, suçlarımızı itiraf etmeye kandıran iblis.
DEHŞET DUYGUSU
Dehşeti anlatması istendiğinde Stephen King’in cevabı şöyle oluyor; ürpermekten daha şiddetli, endişeli bekleyiş, elle tutulamayan gözle görülemeyen bir tehlikenin hissedilmesi ile kaskatı kesilmek, kıpırdayamaz olmak.
DİĞERKAMLIK DUYGUSU
Tanımadığımız birinin bebek arabasını merdivenden çıkarmasına yardım etmek veya poşetlerini taşımasına yardım ettikten sonraki yaşam dolu hissetme hali. Rastgele yapılan iyiliklerden, faydalı şeyler yapmaktan onurlu olma duygusu. Teşekkür edildiğinde, “Benim için bir zevkti” cümlesini söylemek. Yani hazcı fedakarlık. İyilik yapmaktan aldığımız zevk.
DOLCE FAR NIENTE DUYGUSU
Hiçbir şey yapmamanın verdiği zevk.
DUYUMSAMAZLIK DUYGUSU
Can sıkıntısının eşlik etmediği muhteşem bir üşengeçlik hali. Motivasyon ve amaç kaybı altında ezildiğimizde hissedilen umursamazlık. Duyumsamazlık aynı zamanda bir tür etraftaki problemleri çözmenin başka insanların sorumluluğu olduğunu düşünmekten gelen bir şey yapmama, rehavet olarak tanımlanıyor. Bu durum arada gel gitler yaratıyor ve gerginliğe sebep oluyor. Duyguların altında ezilmeye ve kendini koltuğa bırakmaya neden olabiliyor.
EMPATİ DUYGUSU
Evrensel çözücü. Herhangi bir sorun empati ile yaklaşılınca çözülebilir oluyor. Bir başkasının sıkıntısını sezebilmek, heyecanını yansıtabilmek, kişiyi yabancılaştırmak yerine yakın hissettirecek şekilde tepki verebilmek. Sempati ile karışabiliyor. Sempati çevremizdekilerin başına gelen talihsizliklere sıcak bir duygusallıkla yaklaşmayı içeriyor.
ENDİŞE DUYGUSU
Endişe gürültülü. Neşenin verdiği doğal gücü endişe ve huzursuzluk alıp götürebiliyor. Vesvese veya kaygı olarak da geçiyor ve Abd’de ruhsal bozukluk olarak kabul ediliyor. Geleceğe dair bir şeyleri felaket olarak görmek, her zaman en kötü sonucu göz önüne getirmek. Üretkenliğe ters düşen bir durum. Parçalamak, her açıdan değerlendirmek yeni fikirlerin doğmasını sağlayabilir.
FAGO DUYGUSU
Fago, merhamet, üzüntü ve aşk duygularının harmanlanmasıyla oluşan bir duygusal kavram. Muhtaç kişilere duyulan ve bizi onlara yardım etmeye sevk eden, acıma duygusuyla bir gün onları kaybedeceğimiz hissiyle sarsılmak. Hayatın kırılgan ve geçici olduğunu anladığımızda ortaya çıkan duygu.
FİLOPROJENİTİFLİK DUYGUSU
Ebeveynlere has evlat sevgisiyle dolmaya yönelik itici güç Annelik görevlerinin kölesi olma ihtimali taşır.
GAMSIZLIK DUYGUSU
Özgürlük, keyifli ve gözü pek bir his. Başka insanların ve onların beklentilerinin önemsiz olması. Yapılacak işlerin uçup gittiği, hafiflik ve cüret hissi. Umursamamak.
GEZELLİGHEİD DUYGUSU
Dışarıda yağmur yağarken rahat ve sıcak hissetme hissi. Kendimizi rahat ve güvende hissettiğimiz arkadaş ortamındaki his.
GEZENTİLİK DUYGUSU
Macera arayışı, keşif duygusu, farklı bir şey yaşama arzusu. Hareket etme isteği.
GÖNÜLSÜZLÜK DUYGUSU
Yükümlülükler. Her zaman onları yerine getirmemiz gerekir yada istenir. Gönülsüzlük gibi bağlanmayı ve sorumluluk almayı ret eden başka bir duygu yoktur.
GRENG JAİ DUYGUSU
Tayland dilinde zahmet olacak diye karşımızdaki kişinin yardımını kabul etme konusunda yaşadığımız isteksizliği anlatıyor.
GÜCENME DUYGUSU
Onurun incinmesiyle hissedilen, haksızlığa hızla karşı çıkan , istifa etmek veya sahadan çekip gitme gibi tepkilere neden olan keskin öfke.
GÜVEN DUYGUSU
Her şeyin yolunda gideceğine dair kutsal bir beklenti. Diğer kişilerle geçmek istediğimiz kapıdan geçmemizi sağlayan duygu. Bu nedenle çok fala güveniyor gibi görünme çabasını yaratıyor. Oysa son zamanlarda psikologlar sürekli olmadığımız halde mış gibi davranmanın sahip olduğumuz yeteneklerimize olan inancımızı yitirmemize ve gerçeklerin ortaya çıkmasından korkmamıza sebep olduğunu söylüyorlar.
HAKARETE UĞRAMA DUYGUSU
Bir an saygı gördüğünüzü düşünüp bir an şok ve sizi dağıtan bir tepki, söz…Prestij kaybı hissi. En beklenmeyen yerden gelen hakaret.
HAN DUYGUSU
Bu duygu acı çekmenin toplu kabulüyle durumun başka türlü olmasını dilemekten gelen mutluluğun ve hatta işler iyi olana kadar beklemek kararlılığının bir karışımı.
HASET DUYGUSU
Kıskançlık çoğunlukla sevilen kişiyi kaybetme korkusuna atfediliyor ama aynı şey haset için geçerli değil. Haset başkalarının mülkiyetine ve avantajlarına sahip olma arzusu.Bir başkasının mutluluğunda çekilen mide bulantısı. Eğer artmasına müsaade edilirse kötü niyete ve nefrete dönüşebiliyor.
HAVASINDA OLMAMA DUYGUSU
Hava durumu duygu durumumuzda büyük rol oynar. Boğucu bir hava sıkışmış hissettirebilir.
HAYAL KIRIKLIĞI DUYGUSU
Vaat edilen plandan/buluşmadan mahrum kalmak, hiçbir şeysiz bırakılmak demektir. Üzüntü ve kafa karışıklığını yanında barındırıyor.
HAYRET DUYGUSU
Çok ender ve olağanüstü nesneleri dikktle incelemeye yarayan ruhun ani şaşkınlığı. Boyun eğme ve aşağılanma ögeleriyle olanlara verilebilecek en uygun tepki.
HEYECAN DUYGUSU
Heves, uyanıklık ve sarhoşluk karışımı bir duygu. Adrenalin kafası. İnsanı hem harekete geçiren hem de rahatlatan sağlığın koşullarından biri.
HINÇ DUYGUSU
Öfkenin sonsuz bir döngüye girmesi. Kırıldığımızda, aşağılandığımızda ya da sinirimiz bozukken ses çıkaramadığımızda bastırdığımız nefret, kendi bağımlılığımızın neden olduğu bir yara. Öfkenin ani şiddetine rağmen hınç oturmuş ve kasıtlıdır.
HİRAETH DUYGUSU
Galler dilinde insanın vatanına duyduğu derin bağ anlamına geliyor.
HİDDET DUYGUSU
Gözler büyür, eller kollar titrer, bağırırız. Kıskançlık ve alınganlık gibi saklanamaz bir duygu.
Adalet anlayışımız saldırıya uğradığında verdiğimiz tepki.
HOŞNUTSUZLUK DUYGUSU
Bir sebeple güvensiz hissetme hali.
HWYL DUYGUSU
Aniden gelen ilhamı, şarkıcının coşkusunu ya da partinin keyifli havasını tasvir etmek için kullanılır.
ILINX DUYGUSU
Peçete atmak ,tabak kırmak gibi amaçsız yıkımdan duyulan garip heyecan. Lunaparkta yaşanan haz dolu panik.
İÇ FERAHLIĞI DUYGUSU
İlk kullanılmaya başlandığında aslında insanın kendi yetersizlikleri ile barışması anlamına geliyordu. Kendimizi yapmak istediklerimiz konusunda desteklemek, özsaygı.
İĞRENME DUYGUSU
Zehirli bir şeyle karşılaştığında vücudun onu ret etmesi. Çürümüş et ya da dışkı gibi. Evrensel çünkü herkeste görülüyor ve herkes iğrendiğinde dilini dışarı çıkarıyor. Yüzü buruşturan, mideyi bulandıran bir his. Günümüzde ahlak ihlallerinde de, estetikten uzak yapılarda da görülüyor. Bir şey olması gerektiği yerde olmadığında ortaya çıkabiliyor.
İTİRASHİİ DUYGUSU
Zorlu bir engel aşıldığında ya da övülmeye değer bir şey yaptığında gelen duygulanma ve etkilenme halinin Japoncadaki karşılığı. Bir atletin bitiş çizgisini geçtikten sonraki coşkusu. Ya da birinin kaybettiğiniz parayı geri getirdiğindeki duygu.
İKTSUARPOK DUYGUSU
Sevdiğiniz biri geleceği zamanki saate baktıran, pencereye koşturan hafif sabırsızlık taşıtan duygu.
İNFİALE KAPILMA DUYGUSU
Kişisel öfkesini yansıtmaktan çekinmeden, karşıdaki insanı suçlamak ve bundan bir nevi keyif almak.
İSTİFLEME DUYGUSU
Dikkatlice biriktirdiği çer çöple düşmanlık dolu olduğunu düşündüğü dünyada insanlarla kuramadığı sıcak bağı çöplerle kurmak.
KAFA KARIŞIKLIĞI
Toparlan, plan yap, organize et, üret, verimli ol. Başarı odaklı ve stresli günümüz dünyasında maalesef dağınıklık sadece çalışma masamızla sınırlı kalmıyor. Sorgulamaların arttığı dönemden bahsediyoruz.
KAFASININ TASININ ATMASI DUYGUSU
Cinnet geçirmekle tanımlanabilecek hezeyanlı ve şiddetli ruhsal yükseliş.
KARIN AĞRISI ÇEKME
Uykusuz saatlerde, ertesi güne teslim edilmesi gerekenleri, biriyle yapacağımız konuşmayı düşünürken içimizin jöle gibi titremesi.
KAUKOKAIPUU DUYGUSU
Finlerin hiç gidilmemiş dahi olsa gitmek istedikleri uzak bir yere duydukları hasreti tanımlıyor.
KAYBOLMA ARZUSU
Bilerek yapması gerekenleri yapmamak, ertelemek ve kısa süreli olsa da her şeyin dışarıda kaldığını düşünmek. Kim hayatının bir anında ya da döneminde kaybolmuş olmak istemez ki?
KAYGI DUYGUSU
İnsanın dünya üzerindeki geleceğini düşünmemesi imkansız gibi değil mi? Yani sadece ruhsuzlar kaygısız yaşar.
KENDİNE ACIMA DUYGUSU
İşler bizim için yolunda gitmediğinde bir yanımız diğer yanımıza biraz fazla kızıyor ve üstünlük taslayabiliyor. Tıpkı başkasına olduğu gibi acımanın rahatlığını yaşıyor. Haksızlığa uğramış hissetme.
KENDİNİ BEĞENMİŞLİK DUYGUSU
Kendinden memnuniyetin pembe yanaklı parıltısı. Rakibi düşenin hissettiği üstünlük yanında bir de aşağılanma eklenmiş bir keyif.
KENDİNİ EVİNDE HİSSETME DUYGUSU
Az yorucu gezilerin sonunda uçaktan inince yada marketten ağır poşetlerle evin sokağına girince yaşanılan his.
KEYİF DUYGUSU
Mest olmaya yakın bir duygu. Bu duygu, insanın bir şeye bayıldığını söyleyen şey. Ağaçlara bayılıyorum gibi. Işık ve hafiflik insanın uçmak istemesinin merkezinde.
KIRILGANLIK DUYGUSU
Bağ kurma arzusu en çok kırılmaya sebep oluyor. Kırılganlık en temelde bu şeyi umursuyorum ve senin de umursamanı istiyorum anlamına geliyor.
KISKANÇLIK DUYGUSU
Çoğunlukla yalnız yaşanan, işini kaçamak bir şekilde karanlıkta gören bir acı. Zayıf göstereceğini küçük düşüreceğini bildiğinden kıskançlık kendini başka şekillerde gösterir. Garez, homurdanma, çarpma, elinden bir şeyi fırlatma, ret etme. En temelde kıskançlık, bir rakibinin olmasından korkmak, yerine başka birinin geçmesinden endişe duymaktır. Kişinin kendisinde olmayan bir şeyin olmasını istemesi hasettir. Kıskançlık daha çok sevilen kişilerle yaşanır. Kenara atılmış hiis.
KİNDARLIK DUYGUSU
Bir azarlama arzusu. Onurumuzu bir şeyin zedelediğini düşündüğümüzde, zedelenen onurun geri kazakmak için verilen vahşi, zulüm, öfkeli davranışlar içeren çaba. Oysa ki onur hakarete uğramakla değil, hakarete uğramaya boyun eğmekle gerçekleşir.
Ödeşme arzumuzu törpülemeliyiz. İntikam üzerinde çalışan kişi, başka türlü iyileşebilecekken yarasını hep taze tutmuş olur. Kendini silik hissetme.
KLOSTROFOBİ DUYGUSU
Sadece kapalı ve dar alanlarda değil, bazı ilişkiler ve toplumsal durumlarda da hissedilen sıkışmışlık, panik atak hissi ile nefes alma ihtiyacı.
KOMPERSİYON DUYGUSU
Sevilen birinin başkasına ilgi duyduğu ve/veya
başkasıyla seks yaptığını öğrendiğinde sevdiği kişi adına yaşanan heyecan duygusu.
KORKU DUYGUSU
Duyguların en temeli en başlıca olanı. Bir tür istemsiz olan tepki tamamen türümüzün devamını sağlamak için. Gözler büyüyor, duyma yetisi keskinleşiyor, kalp atışları hızlanıyor ve nefes ya tutuluyor ya kesik kesik oluyor. Saklan, savaş, kaç ya da don kal. Tepkimiz içgüdüsel. Tehdit altındayken vücut kontrolü ele geçiriyor ve bizi otomatik pilota bağlıyor. Korku bu kadar basit ama korku ile başa çıkabilmek için alışverişe çıkmaktan daha fazlasına ihtiyacımız var.
KORKULU VE ENDİŞELİ BEKLEYİŞ DUYGUSU
Yapılacak bir şeyin kalmadığı felaket yaklaşırken hissedilen soğuk tedirginlik. Dedikodu ve yanlış bilgilendirmeyi besler.
KULUÇKA İSTEĞİ DUYGUSU
Kadınlar için bir bebeğim daha olsa isteği.
LİGET DUYGUSU
Acı biberdeki ateş ve çağlayandaki coşku insanı uçuruyor. Heyecan verip motive eden, insanlara komşularından çok tohum ektiren günümüzde bir miktar kontrolü ele geçirme ve intikam almayı da kapsayan duygu.
LİTOST DUYGUSU
Birinin bizi berbat hissettirdiği zamanlarda bizi harekete geçiren utanç, hınç ve sinirlenme sarmalını tarif ediyor. İnsanın kendi sefaletini görmesiyle başlayan ani azap. İki aşamalı motor gibi. Önce çekilen azap sonra gelen intikam duygusu.
MAHCUBİYET DUYGUSU
Görgü kurallarına aykırı bir şey yaptığında hissedilen sıkışmışlık ve engellenme hissi. Utanç tek başına yapılan , kendini cezalandırma acısıyken mahcubiyet başkalarının yanında bir anlığına yapılan görgü kurallarına aykırı bir hareketi, küçük düşmeyi tarif ediyor.
MALU DUYGUSU
Ne kadar becerikli, komik, başarılı ve sevilen biri olsak da çok saygı duyduğumuz birinin karşısında telaşa kapılıyoruz. Beyni sis kaplar, kaçıp gitme isteği hissederiz. İşte Endonezya’da bu duyguya malu deniliyor. Dışa vurulan mahcup saygı. Utangaç bir kedi gibi davranmak.
MAN DUYGUSU
Hintçede en derinden gelen arzu, bir şeyler yapma isteği. Akılla kalbin arasında başkasının çok anlam veremeyeceği istek. Kimse bir başkasının manını sorgulayamaz.
MARAZİ MERAK DUYGUSU
Otoyolda karşılaşılan bir kazanın yanından geçerken bakmak için yavaşlamak, manzaranın iç açıcı olamadığını bile bile merakla bakmak.
MATUTOLYPEA DUYGUSU
Romalı şafak tanrıçası Mater Marata ile yunanca keyifsizlik anlamına gelen lype sözcüklerinin birleşiminden doğmuş. Alarm çaldığında yataktan kalkmak zorunda olduğumuz “sabah hüznü”
MEHAMEHA DUYGUSU
Tahitililer ruhların, hayaletlerin ve diğer tehlikeli doğaüstü olayların mevcudiyetinde hissedilen korkuya bu adı vermişler.
MELANKOLİ DUYGUSU
Perdeleri çekin, battaniyenizi alın, ruhunuzu odaya kapatın…İnsanları kızdıracağını ve aptalca olduğunu biliyorsunuz. Kendine acıma, nostalji, pişmanlık, şeker kaplı bir perişanlık. Merkezinde kayıp olsa da keyif veren şekerlemenin sarhoşluk hissi. Bağımlılık yapabiliyor.
MEMNUNİYET DUYGUSU
Hızla kaçıp giden bir duygu. Bir an geliyor sonra hooop bir tatminsizlik ve hırs dolu isteklerle boğuşmak üzere yalnız bırakabiliyor. Sadece olduğun halinle mükemmel olduğunu düşündüğünde geliyor.
MERAK DUYGUSU
Daha fazlasını öğrenme isteği. Gizlice bakış atmanın cazibesi, kısık sesle duyulan konuşmayı takip etme çabası. Da Vinci’ye defterler doldurtan sonsuz sorular silsilesi.
MERHAMET DUYGUSU
Çoğu insan bir başkasının acısını sezebiliyor ve bu acıyı rahatlatma içgüdüsü hissediyor. Teselli etme isteği. Yardım etme arzusu. Merhamet sadece başkaları için değil kendimizi huzurlu ve iyi hissetmemiz için de gerekli.
MONO NO AWARE DUYGUSU
Japanya’da tüm canlıların hatta hareketsiz şeylerin dahi belirsizleşip ortadan kaybolduğu hissini, hayatın faniliğini anlatan duygu.
MUALLAKTA KALMA DUYGUSU
Boşlukta asılı kalmak. Her şeyin fazla gelmesi ve her şeyin tamamen ters gitmesi ile gelen kahkaha. Düştüğünde kahkaha atanları hatırlattı bana.
MUDİTA DUYGUSU
Başkalarının başarılarına ve mutluluğuna duyulan tebrik etme hissi ile duyulan sevinç.
MUTLULUK DUYGUSU
Mutluluk milyon dolarlık bir sektör. Mutluluğun üretilebilir ve kontrol edilebilir olduğuna dair fikirler nispeten yeni. Daha öncesinde keyif ve memnuniyetle gelen, işler yolunda gittiğinde hissedilen bir duygu idi.
NAKHES DUYGUSU
Çocuklarınızın başarılarından duyulan keyif ve tatmin, hafif böbürlenme ile paylaşma arzusu.
NE İDÜĞÜ BELİRSİZLİK FOBİSİ
Bazı şeylerin yoruma açık kalmasından duyulan rahatsızlık hissi.
NEFRET DUYGUSU
Nefret ile önyargı arasında bir bağ var. Bir kimseye acı vermek konusunda hissedilen acı verici kısa süreli arzu. İnsana, gruplara, farklı insan tiplerine karşı geliştirilmiş önyargı
NEŞE DUYGUSU
Sanki gün batımındaki güneşten parlak bir parça yutmuşsunuz, içinizi ısıtmış, baktığınız her yere küçük bir parıltı yağmuru dağıtıyorsunuz. Küçük şeylerden doğan bahtiyarlık.
NGINYIWARRARRINGU DUYGUSU
Bir başkasının intikam peşinde olduğundan korkmak. Biri takip ediyor hissi.
NOSTALJİ DUYGUSU
Geçmişten bahsetmenin keyfi, hem acı hem tatlı, hem sıcak, hem melankolik. Kaotik yaşamdan hayatımızın değerli anlarına yapılan yolculuk.
OİME DUYGUSU
Başkaları tarafından iyi bakıldığı, el üstünde tutulduğu hissi.
ONUR DUYGUSU
Bir engeli aştığımızda ya da zor bir işi başardığımızda birden bire içimizi kaplayan dolgunluk hissi. Bu hisle o kadar doluyoruz ki bir patlama yaşıyoruz ve gözlerimizden yaşlar boşalıyor.
ÖFKE DUYGUSU
Pek söz dinlemeyen duygular sınıfında. Kaynayan bir güvcenme veya hınç atakları, çileden çıkma nöbetleri, ani hiddet, gözlerden saçılan alevler. Bu duyguyu bilmeyen var mı?
ÖFORİ DUYGUSU
İyi kalma hali. Bugünün iyim ifadesindeki iyi olma hali.
Yoğun bir moral kaynağı.
PANİK DUYGUSU
Kökeni Korkulu ve endişeli bekleyiş. Yunan mitolojisinden geliyor. İnsanların yaşamadığı vahşi yerlerde gezginlerin hissettiği ani ve açıklanamaz dehşet anlamına geliyor. Günümüzde kalabalığın, belirsizliğin getirdiği korku hissi.
PARANOYA DUYGUSU
Herkesin bir yorumun ardında başka bir şey olup olmadığını ya da bir noktada göz ardı edildiğini hissettiği oluyordur. Başkalarının niyetlerinden şüphe duymak. Hatta kendi kendimize güvenip güvenemeyeceğimizi bilememek. Günümüz dünyasının getirdiği şüphecilik.
PEUR DES ESPACES DUYGUSU
Halka açık alanlardan korkma. Kavşaklarda köprülerde paniklemek, bazı mahallelerde güvende hissetmemek.
Açık alanlarda hissedilen baş dönmesi: agorafobi.
PİŞMANLIK DUYGUSU
Hayıflanmak. Hepimiz bunu yapmamamız gerektiğini biliyoruz. Boşver gitsin de pişmanlıkta çekici bir şey var gitmiyor. Bizi şu andan diğer olabilecek olasılıklar dünyasına alıp götürüyor. Keşkeler zinciri.
PRONOLA DUYGUSU
Herkesin size yardım etmeye çalıştığını fark ettiğinizde gelen his.
RAHATLAMA DUYGUSU
Biraz ağlayabilir miyim? Ağlamak bir tür rahatlamadır. Yasın gereği yerine getirilir ve gözyaşları ile uzaklaşıp gider. Bazen ucu ucuna kurtulduğumuz şeylerden sonra gelen bir oh. Bazı deneyimlerin verdiği gevşeme, hafiflik hissi.
RAHATLIK DUYGUSU
Yetişkinler olarak kırılgan olduğumuzu ve bir şeye ihtiyacımız olduğunu söylemek zor ama bazen bir başkasından içimizi rahatlatması için bir şeyler isteyebilecek kadar cesur oluyoruz. Bir şarkı, bir sarılma bir söz sonrası gelen memnuniyet.
RAHATSIZ OLMA DUYGUSU
Bir sürtüşme hali. Tıpkı cildimiz bir yere sertçe sürttüğünde olduğu gibi duyguların tahriş olması. Kızarıklık, huzursuzluk, bir başkasının dokunuşuna tahammül edememe hali. Çarpılmış bir kapı, sert söylenen bir söz.
REKABET DUYGUSU
Bir başkasının yerinizi çalışı sizi çileden çıkarıyor. İlgiyi üzerine çekişi. Küçümsenmek. Bir şeye sahip olma iteği, kıskançlık, başkasının yerine geçme isteği, arkada bırakılma korkusu. Kardeşler arasında ebeveynlerinin ilgi,sevgi ve yemeği adil dağıtmasına dair duydukları kaygı. Günümüzde üstünlük kurma çabasına dönüşmüş olabiliyor.
RESMİYET DUYGUSU
Bazen bize acı veren bir şeyler yaşadıktan sonra kendimizi hafif soğuk ve biraz mekanik hissederiz. Kalp sıkışık, hisler yoğun, davranışlar törenseldir.
RUINENLUST DUYGUSU
Yıkık dökük ve terk edilmiş binalara çekilme hissi.
SABIRSIZLIK DUYGUSU
Latince pati yani acı çekmekten türeyen impatience yani sabırsızlık acı çekmeyi başaramamak anlamına geliyor. İstenilen şeyin gelmesini, olmasını bekleyememek.
SAHTEKARLIK DUYGUSU
Kafka babasına 45 sayfalık kin dolu mektup yazdı ama hiç yollamadı. Siz de hayatınıza başkalarının yanında başka biriymiş gibi mi devam ediyorsunuz? Bunun ortaya çıkmasından mı endişe ediyorsunuz? Bu acı deneyime psikologlar “sahtekar sendromu” adını vermişler.
SAKİNLİK DUYGUSU
Duygularınız yoğunlaştığında bir uzaktan kumanda ile kapatma tuşuna bastığınızı hayal edin. Meditasyon ustaları ve stoacıların başardığı bir şey. Kendimize “bu da geçer yahu” dediğimiz anlar.
SAUDADE DUYGUSU
Uzaktaki veya kaybolmuş bir kişi ya da eşya/nesneye duyulan melankolik özlem. Bulunma veya gelme hissiyle yasla karışık umut.
SCHADENEREUDE DUYGUSU
Bir başkasının başına gelen talihsizliğe karşı hissedilen beklenilmedik heyecan, lezzetli ve gizlenen bir insani zevk. Evet başınıza gelince sinir bozucu olsa da fırtınalı havada denizde savrulan gemiyi kıyıdan seyretmeyi seviyoruz.
SEVİNME DUYGUSU
Beklenmedik bir anda gelen duygusal anlamda havayı değiştiren haber. Sevdiğimiz birinin başına güzel bir şey geldiğinde yüzümüzde beliren gülümseme. Bir tür empatiye dayanır.
SILA HASRETİ DUYGUSU
Tarihte askerlerin uzakta olmaktan dolayı kötü hissetmeleri psikologların dikkatini çekti. Orduda ciddi rahatsızlıklara yol açan ve tek tedavisinin eve gitmek olan bugün sivil hayatında bir parçası olan his. Evim evim güzel evim dedirten duygu.
SİBER KONDRİYA DUYGUSU
İnternette araştırmanın tetiklediği “hastalığın semptomları” konusunda hissedilen kaygı duygusu.
SONG DUYGUSU
En ufak bir kayırmadan (pastanın dilimlerine varan)
doğan rahatsızlık, hırs. Payına düşenden azını aldığını düşündüğünüzde gelen gücenme, bozum olma.
SUÇLULUK DUYGUSU
Kuralları çiğnedikten sonra yaşanan utanç, ağırlık ve soğukluk içinde ne olacak şimdi diye içinizi kemiren, olabileceklere odaklanan kaygıdan bahsediyoruz. Aşırı otoriter anne babanın hiç bitmeyen bir iç sesi de olabilir. Bir suç işlemeden de suçlu hissettirebilen hayattan keyif almanın önüne geçebilen his. Gerçek genelde bu ikisinin ortasında bir yerlerde yatıyor.
ŞAŞIRMA DUYGUSU
En ani ve geçici duygulardan biri. Hazırlıklı olmadığımız bir olayla tetiklenip yükseliyor ve sonra aniden yok oluyor. Şok geçirme donup kalıp sessizleşme olsa da şaşırma çok daha gürültülü geliyor. Kahkaha ya da çığlık.
ŞEN OLMA DUYGUSU
Disneyland’ta gözleri parlayan gülümseyen çocuklar ve onların bulaşıcı enerjisi. Pozitifliğin bulaşıcı olduğunun keşfinin ardından bir çok satış sektöründe çalışanlarda aranan hayat coşkusu.
ŞOK DUYGUSU
Kökeni Fransızca şiddetle ve aniden sarsılmak anlamına gelen choquerden alan şok, ani ve hoşa gitmeyen bir şey tarafından hazırlıksız yakalanmak olarak tanımlanıyor. Çarpışmalar, saldırılar, beklenmedik haberlerle tetikleniyor.
ŞÜKRAN DUYGUSU
Klişe gibi görünse de araştırmalar tekrar tekrar gösteriyor ki akşamları yatmadan önce şükür defteri tutmak mutluluğumuzu görünür şekilde etkiliyor. Başımıza gelen ve sahip olduğumuz iyi şeyleri saymak. Yardım etmeyi de kapsıyor ve sessizce değişim yaratabiliyor.
TATMİN DUYGUSU
Zaferle ya da memnuniyetle dolu olabilir. Sinir bozucu şekilde kendini beğenmişlik, ironik veya alaycı olabilir. Halinden memnun gülümsemesi.
TEDİRGİNLİK DUYGUSU
Aniden korkunç bir şeyle karşılaşmışçasına gerilmek, ürpermek. Tüylerin diken diken olması.
TEKNOSTRES DUYGUSU
Kıdem olarak daha aşağıda birinin hakaret etmesi, kendinden daha aşağıda olduğunu düşündüğü biri tarafından önemsenmediğini, hafife alındığını fark eden kişide oluşan yıkıcı öfke.
TELEFONUM MU ÇALDI? KAYGISI
Kalabalık bir ortamda bir telefonun titreşim sesi duyulur ve hemen kendi telefonunuza elinizi atarsınız. Bakana kadar hafif bir kaygı ifade eder.
TORSCHLUSSPANIK DUYGUSU
Zamanın yada sürenin bitmek üzere olduğunu fark ettiğimizde gelen sinir bozucu ve tedirgin his. İşlerin teslim tarihi yaklaştıkça gelen ensedeki karıncalanma. Almancada anlamı kapı kapanıyor paniği.
TOSKA DUYGUSU
Rusyada Avrupa ovalarından gelen deli edici tatminsizlik, hoşnutsuzluk. Özlenen bir şey olmadan yaşanan özlem duygusu.
TRAFİK CANAVARLIĞI DUYGUSU
Işıklarınna yanmasını beklemeyi reddetmek. Sinsice park yeri kapmak. Trafikteki diğer insanların kurallara uymadığını düşünüp misilleme yapmak. Gçz teması kurmadığımız diğer sürücüleri insan olarak tanımlamak zorlaşıyor, bu yüzden göz göze gelene kadar düşmanca davranabiliyoruz.
UTANÇ DUYGUSU
Ruhumuzda açılabilecek en titrek çatlaklardan biri. Bir nevi iç kanama. Kendi yarattığımız standartlara uymadığımızda kendi kendimizi aşağılamamız sonucu oluşan duygu.
ÜMİT DUYGUSU
Geleceğe olumlu bakmak, daha iyi bir yaşam için irade gücüyle üretmekten doğan olumlu beklenti hali. Her işte bir hayır bulma. Eğer dayanaksız olursa hayal kırıklığına dönüşebiliyor. Bizi hem güçlendirebilir hem de zayıflatabilir. En temelde ümitli olmak kontrol sınırlarımızı kabul etmektir.
Geri dönülmez bir şey olduğunda beliriverir. Çaresizlik hissi. Depresyon, iştahsızlık, uykusuzluk gibi şikayetleri beraberinde getiriyor. Kaygı ve hayal kırıklığından sonra kendimizi toparlayana kadar süren süreç
VECD DUYGUSU
Boğazda başlayan cümleleri boğuk haykırışlara çevirin his. Bedenleri kasılana kadar ve yere düşen kadar dans etme hali.
VERGÜENZA AJENA DUYGUSU
Başkası üzerinden yaşanan aşağılanma, genellikle yabancılara karşı hissediliyor. Bir siyasetçinin önemli bir ismi yanlış telaffuz ettiğinde ortaya çıkabilir. Kendini bilmez biri komik olmayan bir espri yaptığında. Vurdumduymaz ve kendini bir şey sanan insanlara karşı hissediliyor. Beklenilen davranış kurallarını ihlal edenlere karşı verilen bir tür ceza.
VİCDAN AZABI DUYGUSU
Bir başkasına zarar verdiğimizi fark etmek, acı bir deneyim. Öfkenin ilk parlamasının ardından gelen, yaptığımız ya da söylediklerimizden sonraki boğazda düğümlenme hissi. Pişmanlıktan farkı sevgi ile bezenmiş vahşet. Olduğumuz herhangi bir şeye karşı dehşet hissettiğimizde gelen utançtan farkı hataları telafi etmeye çalışmak, verdiğimiz zararı iyileştirmeye çalışmayı da kapsıyor.
VİRAHA DUYGUSU
Sanskrit dilinde ayrılınca ya da terk edilince hissedilen aşk olarak tanımlanıyor. Sevilen kişinin yokluğunda hissedilen eksiklik, çok beklenen bir kavuşmanın vecdine saplanıp kalmak.
YALNIZLIK DUYGUSU
İnsana her yanı kapalı kapılarla çevriliymiş hissi veren
Aile ve arkadaşlardan kendini soyutlama. TV karşısına geçip, şekerli yiyeceklerle avunmaya iten his. Anlaşılamamanın verdiği içine kapanma. Bu tür bir yalnızlık genellikle ergenlik döneminde yaşanıyor.
Beklentiler ve arzuların altında ezildiğini hissettiğinde geliyor.
YAS DUYGUSU
Eğer sizin için çok değerli birini kaybettiyseniz o zaman nasıl bir duygu olduğunu çok iyi biliyorsunuz. Şok duygusu, duyguları askıya alan resmiyet duygusu ile sevdiğimiz kişinin daha fazla acı çekmediğini düşünmeyle gelen rahatlama hissi gibi bir çok duyguyu barındırıyor.
YEİS DUYGUSU
Ne yapabiliriz ki? Sorusuyla gelen bir afallama , hayret. Şok gibi gözlerimizi kapatmaya iten, yere yıkan korku ve felç hissi. Bayılmaya kadar gidebilir.
YERLEŞİKLİK DUYGUSU
Bir yere kalıcı olarak yerleşme dürtüsü bilinçaltının derinliklerinde vırıltı gibi hissedilir. Ve yerleşik hissedince bir iç rahatlığı, kalıcılığın zevkleri
YURTSUZLAŞMA DUYGUSU
Bazen bizi yersiz yurtsuz hissettiren, gerginleştiren, bazen evden uzaklara bizi alıp götüren baş döndürücü his.
ZAFER DUYGUSU
Fethetme ve başarma tutkusu bizi makinalardan ayıran şey. Sevinç nidaları, bağırışlar, yenilmez hissetme.
ZAL DUYGUSU
Chopin’in bestelerini dinleyince gelen tüyler ürpertici yoğun duygusu.
ZEVLENME DUYGUSU
Hainlik ve sinsilik çağrışımları ile kötücül bir heyecan. Eline bir koz geçen kişinin ellerini ovuşturması. Sözde masum görünen aktörlerin suçlu olduğunu beden dilleriyle aktaran bir hareket el ovuşturma.
Duygularınızı anlayıp doğru seçimleri yapmanız dileklerimle 🦋