Kitap Özeti30 Mart 2023by admin0Duygusal Çeviklik Kitap Özeti

Hayat yolunda ilerlerken hangi yolu seçmemiz gerektiğini ya da önümüzde neler olduğunu bize gösterecek çok az şey var. Bizi kayalıklar gibi duygusuz ilişkilerden koruyacak deniz fenerleri yok. Kariyer planlarımızı suya gömecek, gizli tehditleri bize haber verecek nöbetçilerimiz ya da radarımız yok. Bunlar yerine korku, kaygı, mutluluk, neşe gibi duygularımız ve hayatın akıntılarından geçmemizi sağlayacak nörokimyasal sistemimiz var.
Duygusal Çeviklik kitabının yazarı Dr. Susan David, duygularımızla ilgili farkındalık geliştirmemiz ve bu duyguların taşıdığı mesajları deşifre edebilmemiz için tavsiyelerde bulunuyor.

Kitaptan sizin için seçtiklerim

Duygusal çeviklik, gündelik durumlara en ideal tepkileri verebilmemiz için düşünsel ve duygusal olarak esnek olmak anlamına geliyor. Duygusal uyarılara nasıl tepki verdiğimizle alakalı. Victor Emil Frankl’ın tarif ettiği yaklaşımı destekliyor. ‘Uyaran ile tepki arasında boşluk vardır. O boşlukta tepkimizi seçme gücümüz bulunur. Tepkimizde gelişimimiz ve özgürlüğümüz yatar. Duygusal açıdan esnek insanlar dinamik olur. Hızla değişen bu karmaşık dünya ile kolay baş ederler. Yüksek stres ve aksaklıklara katlanabilirler. Hem de açık ve anlayışlı kalmaya devam ederler. Hayatın her zaman kolay olmadığının farkında olarak uzun vadeli büyük hedeflerin peşinden giderler.’

Günümüzün tüketici kültürü bizi rahatsız eden şeyleri kontrol edip düzeltebileceğimiz, yapamadığımızda fırlatıp atarak yerine yenisini koyabileceğimiz fikrini destekliyor.

– Bir ilişkide mutsuz musunuz? Yenisini bulun.

– Yeterince verimli değil misiniz? Buyurun burada bir uygulama var.

– İçsel dünyanızda rahat değilseniz alışverişe gidin, yeni bir terapist bulun, olumlama yapın.

Ancak bunlar hiç işe yaramaz. Rahatsız eden duygu ve düşünceleri düzeltmeye çalışmak tam tersi saplantılara yol açar. Olumsuzluk normaldir ve temel bir gerçektir. Duygusal çeviklik, zor duygu ve düşüncelerimizle cesaret ve nezaketle yüzleşip, hayatta büyük şeyler başarmak için bu duyguların yanından geçip gitme sürecidir.

Duygusal Çeviklik elde etmenin 4 temel yolu:

  1. Düşünce, duygu ve davranışlarınızla istek, merak ve nezaketle yüzleşin.
  2. Duygu ve düşüncelerinizle nezaketle yüzleştikten sonra onlarla aranıza mesafe koyarak hepsini oldukları gibi kabul edip yargılamadan daha uygun tepki vermeyi sağlayacak boşluğu yaratın.
  3. Amacınız doğrultusunda yürüyün. Sizi siz yapan değerlerinize ve amaçlarınıza odaklanın.
  4. Yola devam edin. Değerlerinize uygun ve bilinçli ince ayar yapmak hayatınızda büyük değişiklikler yaratır.

 

Oltaya takılmak

Oltaya takılmak, kendi kendini başarısızlığa mahkûm eden duygu, düşünce ve davranışların esiri olmak anlamına gelir. Bu hikâyeler erken çocukluk dönemine kadar uzanıyor olabilir. Oltaya takılmamıza sebep olan şey refleks haline gelmiş tepkilerimizdir.

Böyle durumda sorulması gereken soru:

Yetkili kim?

‘Düşünen mi, düşünce mi?’dir. Genel olarak uzmanlar veya herhangi bir konuda saygı duyulan kişiler kendi kibirlerinin oltasına takılırlar. Ama bir alandaki statü veya başarının başka bir alanla bir ilgisi yoktur.

En yaygın görülen 4 olta:

  1. Düşünceleri suçlama: Şöyle şöyle düşündüm ondan aramadım vb.
  2. Felaket senaryoları üretmek: Basit bir problemi çok büyütmek örnek gösterilebilir.
  3. Eski, bayat fikirlere tutunmak: Şimdiye hizmet etmeyen kalıplaşmış düşünceler.
  4. Haklı olduğunuz konusunda ısrar etmek: Sizden yıllarınızı çalabilir.

Duygusal çeviklik, çok sayıda rahatsız edici duyguya sahip olmanız ama yine de en çok nasıl yaşamak istiyorsanız ona hizmet edecek şekilde davranmayı başarmanızdır. Duygusal bir karar vermek istemediğinizde kendinizden 3. tekil şahıs gibi bahsederek konuşun. Ben dili yerine 3. tekil kişi gibi bahsetmek (Susan duygusal bir karar vermek istemiyor vb.) duygularınız ile aranıza mesafe koymanıza ve tepkilerinizi düzenlemenize yardımcı olur.

Davranışlar sosyal bulaşma yoluyla grip gibi bulaşır. Temasta olduğunuz obez sayısı arttıkça obez olma riskiniz artar.

Kendinizi öylece akıntıya bıraktıysanız oluruna bırakmış olursunuz. Oluruna bırakmak kişisel ve mesleki ilişkilerinizi zayıf ve belirsiz kılar. Değerlerinizi çözümlemek için hiç çalışma yapmadıysanız oluruna bırakıyorsunuz demektir. Bilinçli gibi gözükse de size hizmet etmeyen kararlar almanıza sebep olabilir. Değerler evrensel değildir. Bir kişi için doğru olan başka bir kişi için doğru olmayabilir. Değerler bizi dengede tutan omurga görevi görürler. Zorlu seçimleri daha kolay yapmanızı sağlarlar.

En iyi kararlar için değerlerin yanına iyimserlik ve gerçekçilik kombinasyonu da eklenmelidir. Bir konuda çok fazla yeterli olmak otomatik pilotta ilerlemenize sebep olur. Kalıplaşmış düşünce ve davranışların tekrar edilmesine sebep olduğu gibi, can sıkıntısına, ilgisizliğe ve gelişmeye engel olur. Parklardaki tahterevalli gibi bütün mesele dengedir. Al-ver dengesinin, aşina olmanın verdiği rahatlıkla-bilinmeyene duyulan heyecanın, aşırı yeterlilikle-kaygısızlığın dengesi.

Bu denge boyunuzu aşmayacak kadar sizi zorlayacak yeni ile bilindik arasındaki yerdir. Peki, neden böyle sık sık tahterevallinin bir tarafı kimsesiz ve çaresiz havada, diğer tarafı dibe vurmuş şekilde hareketsiz kalıyor? En büyük neden korkudur. Biz keşfetmek olduğu kadar kendimizi korumak için de donatılmış durumdayız ve beynimiz konfor alanındaysa ‘Ok! Ben böyle iyiyim.’ mesajı veriyor. Eğer yeni bir durum varsa korku devreye giriyor. Erteleme, mükemmeliyetçilik, kendini kapama, çekingenlik veya mazeretler üretme şekillerine bürünebiliyor.

Bu durum zamanımızın boşa geçmesine ve gitmek istediğimiz yerden uzaklaşmamıza neden olur. Kaçınma iyinin, gelişimin ve büyümenin düşmanıdır. İncinmeyen, kırılmayan, öfkelenmeyen, kaygılanmayan, üzülmeyen, strese girmeyen veya risk almayan kişiler yaşamıyor demektir. Büyüme ve gelişimi sağlayan konfor alanından çıkma cesaretini göstermektir. Eğer gerçekten değerlerinizle uyumlu seçimler yapıyorsanız bazen ‘Yeter artık!’ demeniz gerekebilir. Ancak unutmamanız gereken, işler güçleştiğinde sadece güçlüler yapılması gerekeni yaparak yola devam edebilir. Duygusal çevikliğin altında yatan kendiniz hakkında vereceğiniz cevaplardır.

Kendinize sorabileceğiniz bazı sorular:

  • Yaptığım şeyden tam anlamıyla keyif alıyor muyum?
  • Bu iş benim için önemli olanı ya da değerlerimi yansıtıyor mu?
  • Güçlü yanlarımdan faydalanıyor muyum?
  • Dürüst olmak gerekirse bu işte gerçekten başarılı olur muyum?
  • Sebat edersem hangi fırsatlardan vazgeçmiş olacağım?
  • Yaptığım şey azim mi, aptallık mı?

Duygusal çeviklik hayata devam etmekle ilgilidir. Zorunda olduğunuz ya da yapmanız söylendiği için yapmanızı değil, sizin için önemli olduğu için zorlayıcı hedefe doğru ilerlemeyi kapsar. Yeni bilgi ve deneyimlere açıldıkça sizin için önemli olanı bulmanız kolaylaşacaktır.

Kendi amacınızın kalp atışlarını duymanız dileklerimle…

Share

YORUM BIRAKIN

Mail Adresiniz Gösterilmeyecek. Doldurulması Gerekiyor.