IKIGAI
Yazar Hector Garcia ve Francesc Miralles bu kitapta Japonların uzun ve mutlu yaşam sırrını mercek altına alıyor.
Ikı (hayat) Gai (hedef,amaç) Hiçbir zorlama olmadan bir hedefe , amaca göre yaşamak anlamına geliyor. Kısaca Var olma sebebi olarak açıklanabilir.
Her yeni güne amaç ile başlamanın önemini ve ipuçlarını bizlerle paylaşıyorlar.
KİTAPTAN SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİM
Sadece faal kalırsanız bir yüzyıl yaşamak istersiniz .
Japon Atasözü
Yazarlar Dünyanın en yaşlı insanlarının yaşadığı Okinawa’da sağlıklı ve mutlu yaşamın sırrını keşfediyorlarç. İkigai’yi en basit anlamda yaşlanırken genç kalma sanatı olarak tanımlamışlar.Tutku,misyon,hobi ve meslek.Tüm bunların kesişim kümesi ikigai’yi oluşturuyor.Bize karşılığında ücret ödedikleri uğraşımız mesleğimiz , iyi yaptığımız işler tutkumuz , dünyanın neye ihtiyacı var ? sorusunun yanıtları ile bulabildiğimiz misyonumuz ve hobilerimiz.Tutku ile misyonumuzun kesiştiği nokta sevdiğimiz işi yansıtıyor. Severek yaptıkları fiziksel uğraşlarının yanında iyi beslenme ve arkadaş grupları ile keyifli vakit geçirmek de uzun ömürlü olmalarında büyük rol oynuyor.
Okinawalı’lar küçük tabaklarda sebze ağırlıklı besleniyorlar. Midelerinin sadece %80 ini dolduruyorlar.
Kitapta Okinawalı’ların Yaşlanma karşıtı sırlarına da yer verilmiş ;
* Zihnini yeni bilgilerle uğraştır.
* Rutinin içinden çık.
* Hobilerin ile uğraşarak ve arkadaşların ile oyun oynayarak hem zihnin aktive olur hem de yalnızlıktan kaynaklanan depresyonun önüne geçersin.
Zihni aktif tutmak ve zorluklar karşısında yılmamak ikigainin ana unsurunu oluşturuyor.
Olumlu tutum ve duygusal olarak yüksek farkındalık uzun ömürlü insanlarda görülen iki önemli özellik. Başka bir değişle problemler karşısında şikayet etmek yerine çözüme odaklananlar ve duygularını yönetebilenler dengeli ve uzun bir ömür yaşayabiliyor.
* Az yemek yiyin
* Erken yatın ,erken kalkın ve yürüyüşe çıkın
* Arkadaşlarınızla iyi geçinin
* Parmaklarınızın ne kadar yaşlandığına takılmadan çalıştırmaya devam edin ve 100.yaşınızı kutlayın ☺ kitapta verilen tavsiyelerden.
Hayat amacınızı keşfetmenizi kolaylaştıracak yollar önerilmiş.
Viktor Fankl’ın logoterapi prensibi ve Morita terapi.Hayat amacı ile birlikte akışta olmak da bir hayli önemli.
Akışta olduğunuzda dikkatiniz dağılmadan sevdiğiniz işi yaparsınız ve zamanın nasıl geçtiğini fark etmezsiniz.İkigai için gereken malzemenin akışı yakalamak olduğunu düşünüyorlar.
Akışta olmanın 7 koşulu ;
* Ne yapacağını bilmek
* Bunu nasıl yapacağını bilmek
* Bunu ne kadar iyi yapacağını bilmek
* Neye ulaşacağını bilmek
* Belli zorlukları fark etmek
* Bunları aşacak belli becerileri algılamak
* Dikkat dağıtıcılardan uzak durmak
Fazla kolay etkinlikler sıkıcı gelir fazla zor olanlar ise becerilerimizin yetersiz olduğu hissi ile pes etmemize sebep olabilir. İdeal olan yeteneklerimizle uyumlu ama bizi biraz zorlayacak bir aktivitedir. Önce size göre normal olanı hazırlayın sonra sizi bi tık zorlayacak küçük bir şey ekleyin.Zamanın farkında olmadan işinizi tamamlamak ikigainizle uyumlu olduğunuzun kanıtıdır.
İyi bir pusula sizi her zaman girmek istediğiniz yere götürür.Net bir hedef önemlidir ama o hedefe nasıl ulaşacağınızı bilmek , hedefe ulaştırır.
Einstein , “Mutlu bir adam o andan o kadar memnundur ki geleceğe kafa yormaz”der. Tek bir işe odaklanmak an da ve akışta olmayı kolaylaştırır , verimlilik artar , hata yapma oranı düşer , bellek gücünüz kuvvetlenir , yaratıcılık ortaya çıkar. Birden fazla işle ilgilenmek ise akışta olmayı engeller,verimlilik düşer , dikkat dağılır, hata yapma olasılığı artar.
Dikkat dağıtıcıların etkilerini azalmak için;
Uyundığınız ilk saat ve yatmadan önce son 1 saat tüm ekranlardan uzak durun
Odaklanarak bir iş yapmak istiyorsanız işe başlamadan önce * Telefonunuzu sessize alın veya kapatın
* Haftanın 1 günü teknoloji orucu tutun
* Pomodoro tekniğini uygulayın 25 dk çalışın 5 dk dinlenin veya 50 dakika çalışın 10 dk dinlenin
* Zevk aldığınız işe bir ritüel ile başlayın ve bir ödül ile bitirin
Japonların ilk öğrendikleri kelimenin anlamı kişinin elinden gelenin en iyisini yaparak dik durması anlamına gelir.Sadelik ve detaylara verilen özen Japon zanaatkarlarının prensibidir.Ressam,mühendis, şef fark etmez.Biri üzerine bir sorumluluk aldığında o sorumluluğu yerine getirmek için elinden gelenin en iyisini yapar.İkigaileri ile akmanın önemini bilirler.
Büyük bir işle karşılaştığınızda onu küçük parçalara bölüp adım adım ilerlemelisiniz.Mutluluk sonuçta değil süreçtedir.En mutlu insanlar en çoğunu elde edenler değil vaktini akışta olarak geçiren insanlardır.Ne kadar akışta olursanız o kadar akarsınız ve ikigainize o kadar yakın olursunuz.
Uzun ömürlü insanlardan öğütler ;
* Paradan çok gönüllülük esasına dayanarak işlerinizi yürütün
* Oyun oynayarak ve kutlama yaparak hayata neşe katın
* Hayatınızda yapacak bir iş , sevecek biri ve umut edecek bir şeyler mutlaka olmalı
* Gülümsemek ve insanlarla iyi vakit geçirmek kaygılardan uzaklaştırır.
* Çalışmazsanız bedeniniz çöker
* Acele etmekten kaçının
* Müzik ruhun gıdası.Şarkı söylemek ve dans etmek için küçük şeyleri fırsat bilin
* 10 gramdan az tuz tüketin
* Tabağınızı gökkuşağının renklerini oluşturan sebzelerle doldurun
* Sağlık kontrollerinizi yaptırın
* Yeşil çay için
İkigai aynı zamanda tutkunu takip et demektir.Direnç acil olana değil önemli olanlara ilgi göstermektir.
7 kez düş 8 kez ayağa kalk
Ne kadar dirençli olursan anlamlı hayatına o kadar çabuk dönersin.Direnç değişime uyum sağlamaktır.Dirençli insanlar kontrol edemeyecekleri şeyler için kaygılanmazlar. Direnç gücün kaynağıdır.Güçlü bir niyet paylaşılmış.
“Tanrım değiştiremeyeceğim şeyleri sükunetle kabul etmemi , değiştirmem gereken şeyleri değiştirebilmem için cesaret göstermemi ve ikisi arasındaki ayrımı yapabilmek için de bilgelik sırrı ver.”
Size keyif veren şeyler hayatının kontrolünü ele geçirmediği sürece bir sıkıntı yoktur.Hazzı ve arzuları kontrol etmek önemlidir.Erdemli insan ,kaygı, korku utanç, aşırı gurur ve öfke gibi duygulardan ziyade sevgi , huzur ,şükran gibi olumlu duygulara sahip kişi anlamına gelir.
Olabilecek en kötü şey ne? Kontrolümüz dışındaki şeylere kaygılanmanın bir faydası olmaz.Tavsiyelere devam ediyorlar.
- Konu , sana ne olduğu değil , buna nasıl tepki verdiğindir.
- Egonu cömertlikle arındır
- Kıskançlığı ahlakla arındır
- Tutku ve arzunu sabır ile arındır
- Önyargını hassasiyet ile arındır
- Açgözlülüğü teslimiyetle arındır
- Kini bilgelikle arındır
Şu anda bir tek şu an var ve bir daha geri gelmeyecek
Sizi aşırı kırılgan yapan şeylerden kurtulun
Yaşadığımız her şey yaşamı değerli kılmak içindir
Hayat kusurludur ve zamanın akıp geçtiği gibi her şey de geçip gider
Şimdi ve burada sahip olduğun tek şey senin hayatın
Zevk aldığınız şeyleri izleyin ve hoşlanmadığınız şeylerden uzaklaşın
Sevdiğiniz kişilerle ve işlerle uğraşın
Ikıgainin 10 kuralı ile kitabı tamamlıyorlar
1)Aktif kalın ve emekli olmayın
2)İyi yaptığınız ve sevdiğiniz işlerden vazgeçmeyin
3)Ağırdan alın yavaş yürüyün çok ilerleyin,
4)Az yemek yiyin
5)İyi arkadaşlar edinin
6)Eğer fazlalığınız varsa kilo verin
7)Kişisel bakımınızı sağlayın
8)Gülümseyin
9)Doğa ile bağlantıda kalın
10) Teşekkürlerinizi sunun
An’ı yaşayın ve bugünün tadını çıkartın
Ikigainize sahip çıkın.Gününüze anlam katan aktiviteleri sürdürün
Uzun, mutlu ve amaç dolu bir yaşam dileklerimle…
NEDEN İLE BAŞLA( START WITH WHY)
Simon Sinek’in büyük liderler dahil herkesi harekete geçiren , ilham veren kitabından sizin için seçtiklerim :
İnsan davranışlarını etkilemenin 2 yolu vardır.Karşınızdaki kişiyi manipüle edebilir ya da ona ilham verebilirsiniz. Manipülasyon kısa vadede işe yarar gibi görünse de uzun vadede kaybettiren bir stratejidir.Büyük liderler, insanlardan bir şeyler yapmalarını istemezler.O şeyleri önemsemeleri için onlara ilham verirler.Bu ilham onları harika işler yapmaya sevk eder.İster kurumsal bir firma olun ister bireysel çalışın, yaptığınız işi neden yaptığınıza odaklanmalısınız.Bu işi yapmaktaki amacınız nedir? Bunu yapmak neden önemli? Başka kişiler bu yaptığını neden umursar?Bu soruların cevapları ilham verir.Simon Sinek insanların ürünü değil ürünü almaları için gerekli nedeni satın aldıklarını düşünüyor.
İnsanların ait olma ihtiyacı ;
Tüm insanlar bir yere ait olduklarını hissetmek isterler.Ortak inançları , tutumları ve değerleri olan kişilerin arasında olmak isterler.Eğer bir çalışan kurumunuza ait olduğunu hissetmiyorsa , elinden gelenin en iyisini yapmak için çaba sarf etmez.Kendi değerlerimizi ve inançlarımızı yansıtan yerlerde hep daha iyisini yapma eğiliminde oluyoruz.Bizi daha iyisini yapmaya ve yaptığımız işle mutlu olmaya sevk eden şey, bir grubun parçası olduğumuz duygusudur.
Değerler ve yol gösterici ilkeler ;
Değerler ve yol gösterici ilkelerin gerçekten etkili olmaları için eylem içermesi gerekir.”Dürüstlük” önemli demek yerine “her zaman doğru olanı yap” veya “inovasyon” önemli demek yerine “soruna farklı açıdan bak”demek daha etkilidir.Değerlerimizi eylem içerecek şekilde ifade etmek karşıdaki kişiye net bir fikir verir.Ne istendiğine dair net bir fikri olur.Böylece davranışlarından sorumlu tutabiliriz.
Bağlılık
Verdiğimiz kararın doğru olduğunu düşündüğümüzde satın alacağımız ürün veya hizmetin ücretini ödemeye hazır oluruz.Fiyat veya kalite bunda çok etkili değildir.Bağlılık yaratan limbik duygulardır.
3 N Nedir?
- Neden yaptığım inancımı yansıtır.
- Nasıl yaptığım bu inancımı gerçekleştirebilmek için yaptığım eylemlerin toplamıdır.
- Ne yaptığım ise bu eylemlerin sonuçlarıdır.
İşe Alım Tavsiyesi ;
“Büyük şirketler yetenekli insanları işe alıp onları motive etmez.Zaten motive olan insanları işe alır ve onlara ilham verirler” İşiniz için motive insanları işe aldıktan sonra onlara şirketinizin misyonu ve inşa etmeye çalıştığınız gelecekle ilham verin.Aksi taktirde çok fazla zaman ve enerji harcarsınız.
Karizmatik Olun ;
Enerji motive eder ama ilham veren karizmadır.Enerji ölçülebilir , kopyalanabilir ama karizmanın ölçülmesi , tanımlanması ve kopyalanması zordur.Tüm büyük liderlerin karizması vardır.Çünkü ne yapacakları ile net bir tavırları vardır.Kendilerinden çok daha büyük bir amaç ve nedene, sonsuz bir inançla bağlıdırlar ve etkisi ilham vericidir.
Kitap gerçekten ilham verici öyle değil mi?
BİR DAHA DÜŞÜN (THINK AGAIN)
Pennsylvania Üniversitesine bağlı dünyanın en eski işletme okulu Wharton’da profesör olan yazar Adam Grant özel yaşantımızda, kişilerarası ilişkilerimizde ve tüm eylemlerimizde bizi yeniden düşünmeye davet ediyor.Bir sonuca ulaşmanın bir çok yolu olduğu gibi bir çok başlangıç noktası da vardır.Zihninizi tek bir yola sabitlemeyin.
Sizin için kitaptan seçtiklerim ;
Düşünme sistemimiz gereği bazı konulara önyargılı yaklaşırız bu da yanılmamıza sebep olabilir.Yanılmaya sebep olan başlıca tutumlar:
- İlk düşündüğümüz fikri veya cevabımızı doğru kabul etmek.Gözden geçirme gereği duymadan sahiplenmek.
- Görmek istediğini görme eğiliminde olmak.(kusur bulmak da denebilir)
- Önceden var olduğuna inandığımız konuları doğrulayacak verilere odaklanmak.
- Karmaşık fikir yada durumları evet ya da hayır , siyah yada beyaz , o veya bu şeklinde iki kategoriye indirgemek.
- Yaptığımız davranışın sadece kendimizi etkilediğini düşünmek.
Bir durum olduğunda , bir şey düşündüğümüzde ya da başkalarıyla konuştuğumuzda genellikle 4 farklı zihniyet ile karşılık bulduğundan bahsediyor.
- Vaaz vermeye başlayanlar.Değerlerinin yada inançlarının tehlikede olduğunu düşünen kişiler, fikirlerini savunmak veya geliştirmek için bu zihniyetle hareket ederler.
- Yargılayanlar.Başkalarının düşüncesinde kendine göre kusur bulurlar.Onların yanlış olduklarını kanıtlamak veya kazanmak için çeşitli argümanlar kullanırlar.
- Politik davrananlar.İnsanları kazanmak için ne pahasına olursa olsun onay almaya odaklanırlar.
- Bilim Adamı Yaklaşımı Gösterenler. Bilmediği bir detay olabilir mantığıyla konuya yaklaşır.Hipotezler oluşturur, araştırır,dener ve yeni bilgilerle konuyu tekrar değerlendirirler.
Öğrenmenin Amacı nedir?
Öğrenmenin amacı inançlarımızı onaylamak değil , inançlarımızı güncelleyip geliştirmektir.Haklı olma hissine tutunmak yerine bilim adamı zihniyetiyle konuya yaklaşmak çok daha faydalıdır.Bilmediğim bir şey olabilir diyerek yaklaşmak gereksiz inatlaşmanın önüne geçer.Karşıdaki insanlara kendini kapatmak yerine merakı uyandırır.Aşırı gurur yapmak yerine alçakgönüllü olmamızı sağlar.Merakla elde edilen yeni veriler ve deneyimler zihniyetimizi gelişime açık olacak şekilde biçimlendirir.Daha esnek olmamızı sağlar ki bu durum olasılıklar dünyasının kapılarını sürekli açık tutar.
Fikirler ölmez ;
Fikirler sadece doğru oldukları için değil aynı zamanda zayıf görüşlere, meydan okudukları için ölmezler.
İlgimizi çeken bir fikirle karşılaştığımızda genellikle yeni bilgileri almaya açık hale geliriz.Ancak bu yeni fikir güçlü olarak tutunduğumuz bir inanç veya değerimize meydan okuyorsa kendimizi kapatma eğilimde oluruz.Bu durum daha az açık fikirli olmaya ve kişinin yaşam kalitesinin düşmesine neden olur.
Usta Müzakerecilerin Nitelikleri ;
İyi müzakereci olmak alçakgönüllülük , anlayış ve sabır gerektirir.Daha ikna edici olabilmek için birkaç öneri;
- Ortak zemin arayın.Masanın diğer ucundaki kişi sizinle bağlantı kurmak isteyen başka biri.Ortak bir zemin aramak ilerlemeyi mümkün kılar.
- Daha az neden sıralayın.Argümanınızı savunmak için uzun neden listesi hazırlayıp paylaşmanız en zayıf noktanızla ilgili kusur bulmalarına sebep olabilir.Bunun yerine davanızı destelemek için en güçlü olan nedeni gösterin.
- Meraklı olun.Sürekli hücum veya savunma yapmak yerine karşınızdaki kişiye “yani bu teklifte işe yarayan bir şey görmüyor musun?” şeklinde sorular sorun.
- Açık uçlu sorular sorun.Sorulara verilen cevaplar ortak noktaları bulmanıza yardımcı olabilir.Soru sorarak daha az düşmanca görünür ve daha fazla bilgi elde edersiniz.
- Tartışma çok alevlenirse bir an için durun ve “hangi kanıt fikrinizi değiştirir?” diye sorun.Hiç bir şey yanıtı gelirse tartışmaya devam etmenin bir manası yoktur.Diğer cevaplarla daha üretken bir şekilde devam etme şansı elde edersiniz.
Önyargılar ve klişeler gereksiz sertleştirir.Kendi fikrini , grubunu yükseltmek adına istemeden de olsa yanlış yapma tuzağına düşürür.
Bu tuzağa düşmüş insanlara kapıyı kapatırsanız aradığınız değişikliği asla bulamazsınız.Böyle bir ortamda insanları bir dizi soru aracılığıyla fikirlerini ve sorunlarını düşünmeye yönlendirmeniz daha doğru bir yaklaşım olacaktır.
Fikirlerinde esnemelerini sağlayabilecek 3 teknik :
- Açık uçlu sorular sormak
- Etkili dinlemek ve yansıtmak
- Kişinin arzusunu değil yeteneğini onaylamak
Bu şekilde yaklaşmak karşınızdaki kişinin kapanmasını engeller.
Okul ve Gerçek Dünya:
Okulda bilgiyi sürekli ezberlemek sınavlarda doğru cevapları vermenizi sağlayabilir ancak gerçek dünya çok daha karmaşıktır.Çoğu zaman tek bir doğru cevap yoktur.Her an belirsizliğin içinde yeni sorunlarla baş başa kalıyoruz.Doğru cevabı bulma döngüsünde sıkışıp kalırsak zor ve belirsiz sorunlarla başa çıkamayız.Günümüz dünyasında en önemli beceri ne düşünüleceğini öğrenmek değil,nasıl düşünüleceğini öğrenmektir.İyi haber koçluk bunu sağlamaktadır.:)
Bir Öğrenme Kültürü Yaratmak için:
- İnsanların azarlanma korkusu olmadan endişelerini ,fikirlerini dile getirebilecekleri güven , saygı ve açıklık ortamı yaratmak
- Bir şey deneme veya yaratma sürecinde ise insanların aldıkları kararların sonuçlarını görmeye ve sorumluluk almalarına izin vermek
Önemlidir.
Mevcut bir çok seçenek üzerinde yeterince düşünmeden tek bir konuda ilerlemek sizi kısıtlar.Seçimlerinizi eski versiyonunuza ya da başkalarının beklentilerine göre yapmanıza sebep olabilir.Yeniden düşünmezseniz 2 yıl yerine 20 yıl sevmediği işte kalan mutsuz insanlara dönüşebilirsiniz.
Tutkular empoze edilemez , keşfedilir.Tutkuları keşfetmek, harekete geçerek ve yeni bir şeyler deneyerek olur.Ne kadar çok denerseniz, ne yapmak istediğinizi o kadar çok öğrenirsiniz.
BENİ İNCİTEMEZSİN (CAN’T HURT ME)
Irak savaşında görev almış emekli bir asker , ultra maraton koşucusu , dünyanın en iyi dayanıklılık sporcularından biri olan yazar David Goggins, kitabında çok zorlu geçen çocukluk yıllarından sonra bile zihnini kontrol ederek ve çok çalışarak nasıl başarıya ulaştığının sırlarını bizlerle paylaşıyor.
Kitaptan Sizin için Seçtiklerim
- İşler her zaman yolunda gitmez.Hayatınızın her zaman yolunda gideceğini düşünürseniz hayal kırıklığına uğrarsınız çünkü hayat her zaman istediğiniz gibi gitmez.Hak ettiğini veya haklı olduğunu düşünmek güçsüzleştirir.Neyi hak ettiğinizi düşünmeye odaklanmak yerine ne istediğinizi belirleyin ve onu elde etmek için çok çalışın.
- Potansiyelinizi arttırabilmeniz için %40 kuralını unutmayın
Çoğumuz potansiyelimizin ancak %40’ını kullanıyoruz.Zihniniz size bittiğinizi , tamamen tükendiğinizi ve daha fazla ileri gidemeyeceğinizi söylediği an potansiyelinizin sadece %40’ındasınız demektir.İşte tam o noktada gizli bir enerji veya motivasyon butonuna basmanız gerekir. Bittiğinizi hissettiğiniz o an savaşmaya devam ederseniz ekstra enerji ile dolacaksınız.Böylece potansiyelinizin kalan %60’ı ortaya çıkacaktır.
- Kısa Yoldan Başarıya Ulaşmayı Unutun
İnsanlar istediği yere en hızlı yoldan ulaşmaya , hilelere bağımlı hale geldi.Herkes en az çabayla maksimum kar sağlayacak basit eylemlerin peşinde.Eğer şanlıysanız istediğiniz başarıyı elde etmeniz olası olsa da bu şekilde özgür bir zihniyete sahip olamazsınız.Ancak çok sıkı çalışarak ve her şeyi doğru yaparak özgür olursunuz.Çünkü tutku ve yetenek ancak onları destekleyecek ahlaka sahipseniz faydalı araçlardır.Hızlıca ulaştıracağını söyleyen tüyoların çekici tuzağına düşmeyin.Hedefinize ulaşabilmek için yetenek , sıkı çalışma ve tutkudan nasıl yararlanacağınızı öğrenmelisiniz.Bunun için nasıl düşündüğünüzü kontrol edebilmeniz gerekir.Düşüncelerinize hakim olmadan tam potansiyelinizi ortaya çıkaramazsınız.
- KURTARICI BEKLEMEYiN
Bir şeyi istiyorsanız onu kendiniz inşa etmelisiniz.Başka birinin gelip size yardım etmesini ,hayatınızı kurtarmasını beklemeyin.Bu sadece sizin hayaliniz.Başka biri bu hayale sizin gibi tutkuyla tutunmayacaktır. Beklerseniz, ömür boyu bekliyor olacaksınız.
Devam edemeyeceğinizi düşündüğünüz zaman bile rotada kalın.Bunun için pes etmemeye çalışırken dayanıklılığınızı arttırırsınız. Bu dayanıklılık işler zorlaştığında size yardım edecektir.
- Küçük Başarılar Motivasyon Sağlar
Büyük hedeflere ulaşabilmek için hepimizin küçük kıvılcımlara , küçük başarılara ihtiyacı vardır.Büyük hayalleriniz olsa bile adım adım ilerlemelisiniz.Bu küçük adım ve zaferler inşa etmek istediğiniz büyük hedef için ihtiyacınız olan yakıtı sağlayacaktır.İlerliyor olduğunu bilmek ve hissetmek en motive edici güçlerden biridir.
- Gereğini yapmaya hazır mısınız?
M.Ö.5.yy’da Pers imparatorluğunda doğan filozof Heraklitos savaş alanındaki insanlar hakkında şu ifadeyi kullanmıştır.”Her 100 kişiden 10 tanesi orada olmamalı , 80 kişi sadece hedef , 9 kişi gerçek savaşçı ve onlara sahip olduğumuz için çok şanslıyız çünkü savaşı onlar yapıyorlar ama geriye kalan o tek 1 kişi…” İşte sadece o 1 kişi eğitir,savaşır,yönlendirir ve asla geri adım atmaz.Ulaşılmaz olanı istiyorsanız o %1’deki kişi siz olmalısınız.Size birini hatırlattı mı? Ne dersiniz?
* Evet Hayat Acı Verici
Hayat kolay değil ve hiçbir zaman kolay olmayacak.Acı , üzüntü , aşağılanma, zorluk , başarısızlık, günlük iniş çıkışlar ve kayıplar var.Harika bir hayat istiyorsanız acınızla yüzleşmelisiniz.Buna direnirseniz kendinize daha fazla acı çektirirsiniz. Acıyı kucaklayın ve rahatlayın.Sonra da onu istediğiniz eyleme geçmek için motivasyon olarak kullanın.
- Başarabilecek tek kişi sensin
Düşüncelerine hakim olmalısın.Bunu yapabilecek tek kişi sensin.Başkalarının ulaşılmaz olduğunu düşündüğü şeyleri başarmak, zihnin ustalığı ile başlar.
Kitabın mottosu ile bitirelim
“Zihninin efendisi ol , imkansıza meydan oku”
BÜTÜN BEYİNLİ ÇOCUK
Daniel J.Siegel ailelere, “çocuğunuz için en çok istediğiniz şey nedir?” diye soruyor.En çok, “çocuklarımızın kendi ayaklarının üzerinde durmasını isteriz” cevabını alıyor. Siegel kitapta bu isteği gerçekleştirebilecek stratejileri paylaşıyor.
Sizin için seçtiklerim ;
- Çocukların büyüdüğünde kendi ayaklarının üzerinde durmasını sağlayacak mimarinin 4 temel yapı taşı ;
İyi beslenme
Kaliteli uyku
Zihin geliştirici uygulamalar ve
Deneyimler
- Çocukların olgunlaşmasını sağlayan şey bi tık zorlandıkları deneyimlerdir.Korkacaklar, hayal kırıklığına uğrayacaklar,üzülecekler. Bu yaşadıkları ve çevresindeki insanların bu yaşananlara verdiği tepkiler onların gelişimde büyük rol oynar.O yüzden kendi zihninizi eğitmeniz önemlidir.Beyindeki nöroplastisite yaşam boyu deneyimlerle şekillenir.Yaşadığınız deneyimleri çocuklarınızla paylaşırsanız onlar da deneyime açık olurlar.Duygularınızı paylaşırsanız duygularını daha iyi fark eder.Empati yeteneği gelişir.
Çocukların kontrolsüz ve hoşgörünün olmadığı aşırı kontrollü ortamlardan uzak tutulması gerekir.
- Çocuğunuzun beynini bütünsel olarak kullanabilmesi için önce duygusal ihtiyaçlarını karşılamış olmanız gerekir.Şefkatli olun, bağ kurun, anladığınızı fark ettirin.Bir sorun yaşadığında önce “gerçekten bazen işler zor oluyor değil mi?” diyerek sarılın sonra sorular sorarak durumu mantık çerçevesinden değerlendirmesini sağlayın.
- Kitap okurken kahramanlarının başından geçen olaylarla ilgili sorular sorun.Ne yaptı? Ne hissediyor olabilir? Sen olsaydın ne yapardın?Ahlak ve etik konular hakkında sorular sorun.
Bedensel hareketler beynin kimyasını etkiler.Zıplatın , koşturun.Pozitif etkiler.
- Olayları 5 duyumuz ile algılasak da geçmiş deneyimlerimizin penceresinden değerlendiririz.O yüzden gelecekte pozitif bakış açısına sahip olabilmeleri için şimdi güzel deneyimler yaşamalarını sağlamalıyız. Anılar o an olan duruma göre değil , o andaki ruh haline göre şekillenir.O yüzden çocukluk çağından gelen ve artık hizmet etmeyen anıları yeniden çerçevelemek gerekir.Kendi beyninizle açık açık konuşmanız etkili olur.Örneğin “artık ben büyüdüm ve sudan korkmuyorum” geçmiş deneyim süzgecini değiştirir.
- Çocuğunuzun olaylara daha bütünsel bakması için Akıl Gözü Çarkını kullanın.
Örneğin sınavdan düşük not alma kaygısı varsa bu kaygısına aşırı odaklanmıştır ve diğer önemli özelliklerine erişimi o an için kapanır.Kaygıdan uzaklaştırmak için bir kağıdın ortasına ismini yazın ve oklar çıkarın.Her okların uçlarına Nelerde iyisin?
Ne yapmaktan hoşlanıyorsun? Sorularının cevaplarını yazarak incelemesini sağlayın.Endişelenmesinin önüne geçer.
- Nasılsın diye sorulduğunda kısaca iyiyim demek yerine açım, öfkeliyim, gerginim,yorgunum, keyfim yerinde,neşeliyim , mutluyum gibi duygularınızı ifade edin.Olumsuz bir duygudan sonra eğlenceli bir oyun oynayarak herşeyin geçici olduğunu öğretebilirsiniz.
- Diğer insanlarla etkileşime girdiğimizde sadece sözlerle değil davranış ve duygularımızla da etkileriz.
7 kez evet 7 kez hayır deyin
Hayır’ın ne kadar olumsuz etkilediğini gözlemleyin.O yüzden gerçekten emin olmadan hemen hayır demeyin.
- Oyun oynarken çılgınlık yapın , eğlenin.Eğlenmek dopamin salgılanmasını sağlar.Ödülün kimyasal halidir.
- Kendi ebeveynlerinize nasıl davrandığınız da çocuklarınızın yaşamını etkiler.
Hedefiniz kendiyle barışık , mutlu , iyi ilişkiler kurabilen çocuklar yetiştirmekse beyninin entegre çalışması için çalışın.Kendisini anlarsa tüm kararlarını çok daha doğru alır ve hayatlarının kaptanı olurlar.
Son Olarak
Hatalar olgunlaşmak ve gelişmek için gereklidir.Mükemmellik adına katı olmak çocuklara zarar verir.Çocuklarınızın önüne çıkan tüm engelleri ortadan kaldırmak yerine dinleyin ve yardımcı olun.Asla “ ben sana demiştim” demeyin.”Bu durumda ne yapabilirsin?”diye sorarak alternatif çözümler üretmesini sağlayın.Üzgünse hareket etmesini sağlayın.
Açık sözlü olun , yanında olun.Mükemmel olması için değil gelecekte onu destekleyen bir zihniyete sahip olması için çalışın.
Kimse başarı basamaklarını elleri cebinde tırmanmamıştır öyle değil mi ?
DUYGUSAL ZEKA VE LİDERLİK
Yazar Daniel Goleman Harward Business Reviev’daki odaklanma makalesinde iyi bir lider olmak için aşağıdaki 3 özelliği geliştirmemiz gerektiğini söylüyor.
- İçe odaklanmak – Kendini tanımak
- Başkalarına odaklanmak – Diğer insanları tanımak
- Dışa odaklanmak – İnovasyon ve organizasyonu yönetmek için stratejiler oluşturmak
Bu kitapta ise kendi duygusal zekamızı tanımamız ve geliştirmemiz için pratik yollar paylaşmış.
Sizin için seçtiklerim ;
Etkin bir liderde olması gereken duygusal zekanın 5 bileşeni ; öz farkındalık , kendini ayarlama, motivasyon , empati ve sosyal becerilerdir.
Öz farkındalık , kişinin kendi duygularını , güçlü ve zayıf yönlerini , ihtiyaçlarını ve güdülerini derin bir şekilde kavramasıdır.Öz farkındalığı yüksek kişiler ne aşırı eleştirelliğe ne de gerçekçilikten uzak umutsuzluğa kapılırlar.Tersine kendine ve başkalarına karşı dürüst olurlar.
Kendini ayarlama , kişinin iç konuşmalarını kaygı ve kötü ruh hallerinden çok daha yararlı olabilecek sakince düşünme moduna almasıdır.Yaşanan durumun neden yaşanmış olabileceğine dair sakince düşündüğü , analiz ettiği ve çözüm ürettiği bir iç konuşmadır. Kendini ayarlamanın kolayca gözlemlenebilen belirtileri : Etraflıca düşünmeye ve anlayışlı olmaya yatkınlık , belirsizlik ve değişim karşısında rahatlık,dürtüsel itkilere karşı koyabilme yeteneği ve dürüstlüktür.
Motivasyon, başarma arzusuyla hareket etmektir.Başarma güdüsüyle motive olan insanlar , tutkuludur, yaratıcı sınavlardan geçmeye çalışır , öğrenmekten hoşlanır ve işin iyi yapılmasından gurur duyarlar.
Liderler için empati , karar alma sürecinde başka faktörlerin yanı sıra çalışanların duygularını da anlayışla göz önünde tutmak anlamına gelir.Günümüzde ekip çalışmalarının artması , küreselleşme ve yetenekleri elde tutma ihtiyacı nedeniyle özellikle önemlidir.
Sosyal beceri , kişinin başkaları ile olan ilişkilerini yürütme yeteneğidir.Kendi duygularını anlayıp kontrol edebilen ve başkalarının duygularına empati ile yaklaşan insanlar genelde ilişkileri yürütmekte de etkili olurlar.
Oto kontrol , kişinin ilgisini istediği yere yöneltip dikkat dağıtıcılara direnerek ilgisini o konu üzerinde tutmasına denir.Halk arasında irade olarak bilinir.
Oto kontrole sahip kişiler daha sağlıklı , başarılı , yasalara saygılı ve finansal açıdan da daha iyi durumda oluyorlar.
Trafik Işıkları gibi düşün ,
Kırmızı ışık , “dur , sakinleş, harekete geçmeden önce düşün” demek
Sarı ışık ,”yavaşla , olası çözümler üzerine düşün” demek
Yeşil Işık ,“planı uygula,bak bakalım işe yarıyor mu?” demektir.
Empati 3 çeşittir:
- Bilişsel empati , bir başkasının görüş ve düşüncelerini anlamak
- Duygusal empati , bir başkasının duygularını anlamak
- Empatik ilgi , bir başkasının size hangi konularda ihtiyaç duyduğunu sezme becerisidir.
Liderler birçok tarza gerek duyar .
Güven veren,demokratik ,yakınlık sağlayan ve yönlendiren tarzda ustalaşan liderler en iyi iklimi ve iş performansını elde ederler.Mizaca uygun tarz seçmek yerine durumun ihtiyaçlarını karşılayan tarzı sergilemeleri fark yaratacaktır.En iyi liderler pek çok tarzda ustalaşırlar ve koşullar değiştikçe farklı tarzlara geçme esnekliğine sahiptirler.
ÇOCUKLAR NASIL BAŞARILI OLUR?
“Çocuklarımızı yarış atı gibi bir sınavdan diğer sınava koşuşturuyoruz.Sınavlarda başarılı olunca hayatta da başarılı olacaklarına inanıyoruz.Peki ya yanılıyorsak?” Sorusuyla yola çıkan yazar Paul Tough, bu kitapta çocukları monoton ve tahmin edilebilir sonuçlarda dolu bir hayattan ,deneyimlerle ve sürprizlerle dolu bir yaşama götüren kararlılık, merak ve karakterin gizli gücüne odaklanıyor.
Kitaptan sizin için seçtiklerim ;
- Çocukların zihinleri geliştiren araçlar ve oyunlar onların sayısal ve sözel kabiliyetlerinden ziyade içgüdülerini kontrol etme , konsantre olma ,zihinsel tuzaklardan kaçma, duygularını yönetme ve düşüncelerini organize etme gibi farklı nitelikleri için zengin bir müdahale yöntemidir.
- Çocuğunuzun mutlu ve başarılı bir hayat sürmesini istiyorsunuz.Bu sizin için tam olarak neyi kapsıyor?Mutlu ve başarılı hayatın size ait tanımını yaparsanız rehberlik etmek için ne yapmanız gerektiğini daha iyi planlarsınız.
- Birbirinden tamamen farklı disiplinlerden (ekonomist , eğitimci,psikolog ve nörologlar) bir araya gelen bir grup araştırmacı çocukların başarılı olabilmeleri için azim , kendini kontrol edebilme, merak , bilinçlilik , cesaret ve kendine güven gibi niteliklerin geliştirilmesinin en az eğitim kadar önemli olduğu sonucuna vardı.
- Çocuğunuzun azimli olabilmesi için bir amacının olması gerekir.
- Çocuğunuzun zihinsel kabiliyetini arttırabilmek için Stroop testini uygulayabilirsiniz.Yeşil harflerle yazılmış kırmızı kelimesini hangi renkte olduğunu sorabilirsiniz.Kırmızı dememek için sarf ettiği çaba, okul hayatında onu destekleyen bir beceriye dönüşür.
- Niçin çocuklarımızın zihin gelişimleri için çaba sarf etmeliyiz? Çünkü hayat (okulda , lisede, üniversitede ve iş yerinde) başarılı olmak için iyi işleyen bir zihin ve hafızaya ihtiyaç duyar.
- Çocuklarının ruh haline ayak uyduran ve onların davranışlarına karşı sorumlu davranan anne babalar “güvenli bağlanan” çocuklar yetiştirirken, ilgisiz , çatışmacı ve eleştirel yaklaşan ebeveynler “ kaygıyla bağlanan” çocuklar yetiştiriyorlar.Güvenli bağlanan çocuklar daha meraklı , sorunlarla baş edebilen ve yüksek özgüvenli oluyor.
- Daha iyimser yaklaşımlar , çocukların daha esnek olmasını , daha girişken olmasını , sınavdan düşük not aldığında daha sonra telafi edebilmesini , kendi kendini toparlayabilen , odağını istediği yere koyabilecek beceriler sergilemesini sağlıyor.İyimserler işler ters gitse de kendilerini hemen toparlayıp tekrar denerler.
- Hayattan duyulan memnuniyeti ve başarıyı arttıran 7 önemli özellik ;
- Kararlılık
- Öz denetim
- Zevk Alma
- Sosyal Zeka
- Memnuniyet
- İyimserlik
- Meraktır
- En önemli yönetici işlevlerinden 2’si bilişsel esneklik ve bilişsel öz denetimdir.Bilişsel esneklik , sorunlara alternatif çözümler bulmak , alışılmışın dışında düşünebilmek , aşina olmadığımız durumlarla baş etmeyi bilmek demektir.Bilişsel öz denetim ise içgüdüsel veya alışkanlık haline gelen bir tepkiyi engelleyip bunun yerine daha etkin bir davranış ortaya koyma kabiliyetidir.
- Bir şeyi istemekle seçmek arasında fark vardır.Diyelim ki dünya şampiyonu olmak istediniz ama gereken çalışmayı yapmadınız.Bu beraberinde hayal kırıklığı , pişmanlık ve tatsız bir deneyimden duyulan memnuniyetsizliği getirir.Ama eğer dünya şampiyonu olmayı seçiyorum deyip kararlılığınızı davranışlarınız ve çalışmalarınıza yansıtırsanız “işte ben buyum, başardım” diyebilirsiniz.
- Akış , bir kişinin bedeni veya zihni zor veya anlamlı bir şeyi başarmak için gönüllü gayret sarf ettiğinde ortaya çıkar.İyi olmadığınızı düşündüğünüz bir şeyde akışta olamazsınız.
Kitapta ayrıca satrancın çocukların hem zihinsel hem de karakter gelişimleri için ne kadar faydalı bir spor olduğu örneklerle açıklanmış .
YARATICI TÜR
Nörobilimci David Eagleman ve besteci Anthony Brant’ın insanlığın yaratma becerisi ve güdüsünün temelini mercek altına aldıkları bu kitaptan sizin için seçtiklerim;
Zaman azsa beyin bir yolunu bulmak için maksimum çalışır.
Şöyle olsa nasıl olur? İle başlayan süreç imkansızı mümkün hale getirebilir.
Hızla değişen dünyaya ayak uydurabilmemizi sağlayacak tek şey bilişsel esneklik.Olanı kavra , olabilecekleri düşle.
Yaratıcılık gençlikte keşif ve ifade biçimlerinin itici gücüdür ancak günümüzde büyüklerine saygı göstermeyi bağımsızlığa , terbiyeli olmayı meraka , kurallara uymayı yaratıcılıktan uzaklaşmaya yeğliyoruz.
- Neden yeniliğe ihtiyacımız var?
- Çünkü beynimiz bir şeyi tekrar tekrar gördüğünde giderek normalleşir ve daha az tepki vermeye başlarız.Yeni normale dönüşür , en yeniyse en yeniliğini önünde sonunda kaybeder.Aşinalık beraberinde ilgisizliği getirir.Oysa beyin ancak yeni ile buluştuğunda heyecan duyar.Sürpriz bizi yakalayıp kavrar , otomatik pilottan kurtulmamızı sağlar.Beyin bir yandan öngörü ve tahminlerle enerji tasarrufu yapar bir yandan da şaşırmayla gelen duyguyu arar.Dünyanın öngörülebilir olmasını isteriz ancak çok öngörülebilir olmasını da istemeyiz.Sıkıcı gelir.
- Yaratıcılık , alışkanlıkların özgünlük aracılığıyla yıkılmasıdır.
- Otomatikleşen davranışlar bize uzmanlık getirir ancak mucit Charles Kethering’in öğüdü “anayoldan ayrılın” şeklindedir.
- Aklımıza gelen her eylemin simülasyonlarını beynimizde yürüterek senaryolar ürettiğimizde kendimizi seçeneklere hazırlamış oluruz. Bu durum gelecekte daha esnek tepkiler vermemizi sağlar.
- Umut , yaratıcı spekülasyonların bir biçimidir.Dünyayı olduğu gibi değil , olmasını istediğimiz gibi hayal ederiz.Farkında bile olmadan yaşamımızın büyük bölümünü varsayımsal dünyada geçiririz.
- Kimsenin umursamadığı , kimsenin ilgi göstermediği , kimsenin desteklemediği ya da teşvik etmediği ortamlarda yaratıcılık yok olur.
- İnsan yaratıcılığı boşluktan doğuvermez. Dünyaya yeni bir biçim vermek için deneyimlerimizden ve çevremizdeki hammaddelerden faydalanırız.Steve Jobs “yaratıcılık , bir takım şeyleri birbirine bağlamaktan ibarettir.Yaratıcı insanlara , belirli bir üretimi nasıl ortaya çıkarttıklarını sorduğunuzda , onu aslında kendilerinin yapmamış olduğu düşüncesi ile biraz suçluluk duyarlar.Onlar yalnızca bir şey görmüşlerdir.Gördükleri şey onlara daha sonraları kaçınılmaz gelecektir. Bunun nedeni daha önceki deneyimlerini birbirine bağlayabilmiş ve onlarla yepyeni bir şey sentezlemiş olmalarıdır.” Diyerek yeniliğin geldiği yeri işaret etmiştir.Kısacası geleceği yaratabilmek için geçmişe ihtiyacımız var çünkü yaratıcılık belleğe dayanmaktadır.
- Dünyaya yeniden biçim veren Apple , Nasa, Ford veya Picasso.3 temel strateji ile fikirlerini evrime kaynak olabilen araçlara dönüştürdüler.Bunlar;
Bükme
Parçalama ve
Harmanlamadır.
Bükme , olgunun orijinal halinin değişime uğradığı ya da biçimini kaybedecek şekilde bükülmesini ifade eder.Parçalamada bütün parçalara ayrılır.Harmanlama ise iki ya da daha fazla sayıda kaynağın birbirine kaynaştırılmasıdır.Bükme , parçalama ve harmanlama yenilikçi düşünmenin altında yatan beyin işlemlerini yakalamanın anahtarını sunar.Gözlemlediğimiz her şeyi bükebilir , parçalayabilir ve harmanlayabiliriz.Deneyimlerimizle yeniliğin hammaddesini alır ve yeni sonuçlar elde etmek için onu büker , kırar ve harmanlarız.Sadece büküp parçalamak ve harmanlamamız ürünün beğenilmesini gerektirmez.Bu yaratıcılık eylemnin yalnızca yarısıdır.Diğer yarıcı sunulduğu toplumdur.Ürünün toplumda yankı uyandırması gereklidir.
- Hiç kimse aynı günü tekrar tekrar yaşamak istemez.Hayatımızın en mutlu günü bile olsa olaylar etkisini yitirecek ve mutluluk sönüp gidecektir.Bunun bir sonucu olarak sürekli yenilik ve değişim gerçekleşecektir.
- Daha yaratıcı olabilmek için ;
Seçenekleri çoğaltın
Risk almaktan korkmayın
En büyük zayıflık pes etmektir.Başarıya götüren en kesin yol ise bir kez daha denemekten geçer.Hata yapmaktan korkmayın.Tekrar deneyin.
Rutinden uzaklaşın
Sonucu değil , çabayı övün
- Yaratıcılığın temeli , bugünden atılıyor.Bundan sonraki büyük fikirlr şu an çevremizi sarmış olan şeylerin bükülüp , parçalanıp , harmanlanması ile belirecek.Bu yüzden yeni fikir ve yaklaşımları küçük yatırımlarla bile olsa desteklemeliyiz.
Sevdiğim bir sözle bitirmek istiyorum
“Herkes aynı biçimde düşünüyorsa , kimse düşünmüyor demektir.”
Benjamin Franklin
DUYGUSAL ÇEVİKLİK
Hayatta ilerlerken hangi yolu seçmemiz gerektiğini ya da önümüzde neler olduğunu bize gösterecek çok az şey var.Bizi kayalıklar gibi duygusuz ilişkilerden koruyacak deniz fenerleri yok.Kariyer planlarımızı suya gömecek gizli tehditleri bize haber verecek nöbetçilerimiz ya da radarımız yok.Bunlar yerine korku,kaygı, mutluluk, neşe gibi duygularımız ve hayatın akıntılarından geçmemizi sağlayacak nörokimyasal sistemimiz var.Duygusal Çeviklik kitabının yazarı DR.Susan David ,duygularımızla ilgili farkındalık geliştirmemiz ve bu duyguların taşıdığı mesajları deşifre edebilmemiz için tavsiyelerde bulunuyor.
Kitaptan sizin için seçtiklerim ;
Duygusal çeviklik , gündelik durumlara en ideal tepkileri verebilmemiz için düşünsel ve duygusal olarak esnek olmak anlamına geliyor.Duygusal uyarılara nasıl tepki verdiğimizle alakalı.Victor Emil Frankl’ın tarif ettiği yaklaşımı destekliyor.”Uyaran ile tepki arasında boşluk vardır.O boşlukta tepkimizi seçme gücümüz bulunur.Tepkimiz de gelişimimiz ve özgürlüğümüz yatar.Duygusal açıdan esnek insanlar dinamik olur.Hızla değişen , karmaşık dünya ile kolay baş ederler.Yüksek stres ve aksaklıklara katlanabilirler.Hem de açık ve anlayışlı kalmaya devam ederler.Hayatın her zaman kolay olmadığının farkında olarak uzun vadeli büyük hedeflerin peşinden giderler.
Günümüzün tüketici kültürü bizi rahatsız eden şeyleri kontrol edip düzeltebileceğimiz yapamadığımızda fırlatıp atarak yerine yenisini koyabileceğimiz fikrini destekliyor. Bir ilişkide mutsuz musunuz?Yenisini bulun.Yeterince verimli değil misiniz?Buyrun burada bir uygulama var.İçsel dünyanızda rahat değilseniz alışverişe gidin , yeni bir terapist bulun, olumlama yapın.Ancak bunlar hiç işe yaramaz.Rahatsız eden duygu ve düşünceleri düzeltmeye çalışmak tam tersi saplantı yapmamıza yol açar.Olumsuzluk normaldir ve temel bir gerçektir.Duygusal çevklik ,zor duygu ve düşüncelerimizle cesaret ve nezaketle yüzleşip, hayatta büyük şeyler başarmak için zor duyguların yanından geçip gitme sürecidir.
Duygusal Çeviklik elde etmenin 4 temel yolu ;
1)Düşüncelerinizle,duygularınızla,davranışlarınızla istekle,merakla ve nezaketle yüzleşin
2)Duygu ve düşüncelerinizle nezaketle yüzleştikten sonra onlarla aranıza mesafe koyarak hepsini oldukları gibi kabul edip yargılamadan daha uygun tepki vermeyi sağlayacak boşluğu yaratın
3)Amacınız doğrultusunda yürüyün.Sizi siz yapan değerlerinize ve amaçlarınıza odaklanın.
4)Yola devam edin.Değerlerinize uygun ve bilinçli ince ayar yapmak hayatınızda büyük değişiklikler yaratır.
Oltaya takılmak , kendi kendini başarısızlığa mahkum eden duygu,düşünce ve davranışların esiri olmak anlamına gelir.Bu hikayeler erken çocukluk dönemine kadar uzanıyor olabilir.Oltaya takılmamıza sebep olan şey refleks haline gelmiş tepkilerimizdir.
Böyle durumda sorulması gereken soru:
Yetkili kim?Düşünen mi , düşünce mi?dir.Genel olarak uzmanlar veya herhangi bir konuda saygı duyulan kişiler kendi kibirlerinin oltasına takılırlar.Ama bir alandaki statü veya başarının başka bir alanla bir ilgisi yoktur.
En yaygın görülen 4 olta :
1)Düşünceleri suçlama.Şöyle şöyle düşündüm ondan aramadım vb.
2)Felaket senaryoları üretmek.Basit bir problemi çok büyütmek örnek gösterilebilir.
3)Eski , bayat fikirlere tutunmak.Şimdiye hizmet etmeyen kalıplaşmış düşünceler.
4)Haklı olduğunuz konusunda ısrar etmek.Sizden yıllarınızı çalabilir.
Duygusal çeviklik , bütün duygularınızın farkında olup , onları kabul etmek , zor zamanlardan ders çıkarmak anlamına gelir.Mevcut koşulları açık bir şekilde analiz edip , uygun şekilde tepki vermektir.
İnsanlığın var oluşundan beri 7 temel duygunun(neşe,öfke,üzüntü,korku,şaşkınlık,küçümseme,tiksinti) hala bizimle birlikte olmasının bir nedeni olmalı.Onlardan kurtulmaya çalışmak yerine bize anlatmaya çalıştıkları mesajları okumalıyız.Bastırılmış duygular kaçınılmaz olarak istenmeyen şekilde yüzeye çıkarlar.İçimize atmak, görmezden gelmek ya da bastırmak onları arttıramaya neden olur.Endişe gelecekle ilgili bir duygu iken kara kara düşünmek geriye bakmaya devam etmekle ilgilidir.İkiside çok enerji ve çaba gerektirir ancak verimsiz kılar.Fakat aşırı mutlu olduğumuzda da önemli tehdit ve tehlikeleri ihmal edebiliriz.
Kabul , değişimin ön koşuludur.Dünyayı kontrol etmeyi bıraktığımızda onunla uzlaşabiliriz.
Özduyarlılık , kendinize dışarıdan bakmanız anlamına gelir.Nasıl biri olduğunuz ve ne hissettiğiniz ile ilgili gerçekten yüzleşmeden hakiki bir öz duyarlılığa sahip olamazsınız. Öz duyarlılık sizin denemeye devam etmenize ve en iyi versiyonunuza ulaşmanızı sağlar.Kendinizi başkalarıyla kıyaslayarak yetersizlik duygusuna kapılmanızın önüne geçmenizi sağlar.Kendinizi başkaları ile kıyaslamak kendinizi kabule darbe vurur.Kendi işinize , yaptıklarınıza bakın.Umutsuzca başka birinin kötü versiyonu olmaya çalışmak mı, kendinizin en iyi versiyonu olmak mı?
Hayatın dünya ile yaptığı anlamanın temelinde kalp kırıklığı var.Yaşlanana kadar genciz.Sağlığımızı kaybedene kadar sağlıklıyız.Ayrılana kadar sevdiklerimizle beraberiz.Yaşamın güzelliği kırılganlığından ayrılamaz.
Bir duygu hissettiğinizde durun ve sorun
Bu duygunun amacı ne? Size ne söylüyor?Bu üzüntü veya hayal kırıklığının altında ne yatıyor?
Farkındalık çalışmaları yaparak geçmişin iten ve geleceğin çeken yansımalarından kurtulup an’a odaklanabilirsiniz.
Duygusal çeviklik , çok sayıda rahatsız edici duyguya sahip olmanız ama yine de en çok nasıl yaşamak istiyorsanız ona hizmet edecek şekilde davranmayı başarmanızdır.Duygusal bir karar vermek istemediğinizde kendinizden 3.tekil şahıs gibi bahsederek konuşun.Ben dili yerine 3.tekil kişi gibi bahsetmek(Susan duygusal bir karar vermek istemiyor vb) duygularınız ile aranıza mesafe koymanıza ve tepkilerinizi düzenlemenize yardımcı olur.
Davranışlar sosyal bulaşma yoluyla grip gibi bulaşır.Temasta olduğunuz obez sayısı arttıkça obez olma riskiniz artar.
Kendinizi öylece akıntıya bıraktıysanız oluruna bırakmış olursunuz.Oluruna bırakmak kişisel ve mesleki ilişkilerinizi zayıf ve belirsiz kılar.Değerlerinizi çözümlemek için hiç çalışma yapmadıysanız oluruna bırakıyorsunuz demektir.Bilinçli gibi gözükse de size hizmet etmeyen kararlar almanıza sebep olabilir.Değerler evrensel değildir.Bir kişi için doğru olan başka bir kişi için doğru olmayabilir.Değerler bizi dengede tutan omurga görevi görürler.Zorlu seçimleri daha kolay yapmanızı sağlarlar.En iyi kararlar için değerlerin yanına iyimserlik ve gerçekçilik kombinasyonu da eklenmelidir.Bir konuda çok fazla yeterli olmak otomatik pilotta ilerlemenize sebep olur.Kalıplaşmış düşünce ve davranışların tekrar edilmesine sebep olduğu gibi , can sıkıntısına ,ilgisizliğe ve gelişmeye engel olur.Parklardaki tahterevalli gibi bütün mesele dengedir.Al-ver dengesinin , aşina olmanın verdiği rahatlıkla-bilinmeyene duyulan heyecanın,aşırı yeterlilikle-kaygısızlığın dengesi.Bu denge boyunuzu aşmayacak kadar sizi zorlayacak yeni ile bilindik arasındaki yerdir.Peki neden böyle sık sık tahterevallinin bir tarafı kimsesiz ve çaresiz havada, diğer tarafı dibe vurmuş şekilde hareketsiz kalıyor? En büyük neden korkudur.Biz keşfemek olduğu kadar kendimizi korumak için de donatılmış durumdayız ve beynimiz konfor alanındaysa ok ben böyle iyiyim mesajı veriyor.Eğer yeni bir durum varsa korku devreye giriryor.Erteleme,mükemmeliyetçilik, kendini kapama,çekingenlik veya mazeretler üretme şekillerine bürünebiliyor.Bu durum zamanımızın boşa geçmesine ve gitmek istediğimiz yerden uzaklaşmamıza neden olur.Kaçınma iyinin,gelişimin ve büyümenin düşmanıdır.İncinmeyen,kırılmayan,öfkelenmeyen,kaygılanmayan,üzülmeyen, strese girmeyen veya risk almayan kişiler yaşamıyor demektir.Büyüme ve gelişimi sağlayan konfor alanından çıkma cesaretini göstermektir.Eğer gerçekten değerlerinizle uyumlu seçimler yapıyorsanız bazen “yeter artık” demeniz gerekebilir.Ancak unutmamanız gereken, işler güçleştiğinde sadece güçlüler yapılması gerekeni yaparak yola devam edebilir.Duygusal çevikliğin altında yatan kendiniz hakkında vereceğiniz cevaplardır.Kendinize sorabileceğiniz bazı sorular ;
- Yaptığım şeyden tam anlamıyla keyif alıyor muyum?
- Bu iş benim için önemli olanı ya da değerlerimi yansıtıyor mu?
- Güçlü yanlarımdan faydalanıyor muyum?
- Dürüst olmak gerekirse bu işte gerçekten başarılı olur muyum?
- Sebat edersem hangi fırsatlardan vazgeçmiş olacağım?
- Yaptığım şey azim mi , aptallık mı?
Duygusal çeviklik hayata devam etmekle ilgilidir.Zorunda olduğunuz ya da yapmanız söylendiği için yapmanızı değil ,sizin için önemli olduğu için zorlayıcı hedefe doğru ilerlemeyi kapsar.Yeni bilgi ve deneyimlere açıldıkça sizin için önemli olanı bulmanız kolaylaşacaktır
Kendi amacınızın kalp atışlarını duymanız dileklerimle…